Hava Durumu

Özel sermaye sektöründe toparlanma sinyalleri geliyor mu? Uzmanı Açıkladı

2024 yılında özel sermaye satın alma yatırımları ve çıkışları güçlü bir şekilde toparlandı, ancak durgun fon toplama süreci, değişen makroekonomik koşullar ve jeopolitik belirsizliklerden kaynaklanan zorluklar devam ediyor.

Haber Giriş Tarihi: 10.03.2025 00:16
Haber Güncellenme Tarihi: 10.03.2025 00:22
Kaynak: Haber Merkezi
www.kapsulhaberajansi.com
Özel sermaye sektöründe toparlanma sinyalleri geliyor mu? Uzmanı Açıkladı

Bain & Company, “2025 Küresel Özel Girişim Sermayesi Raporu’nu yayınladı. Rapora göre özel sermaye (PE) piyasasında küresel ölçekte bir canlanma yaşanıyor ve işlem hacmindeki toparlanma ivme kazanıyor. Ancak ekonomik belirsizlikler ve yavaş ilerleyen fon toplama süreçleri, özel sermaye sektörünün tam anlamıyla toparlanmasını engelleyen faktörler olarak öne çıkıyor. Bain & Company’nin 16’sını yayınladığı yıllık Küresel Özel Sermaye Raporu’na göre, sektör son iki yılın sert düşüşlerini tersine çevirerek yatırım ve çıkışlarda güçlü bir geri dönüş yaptı.

Rapora göre özel sermaye yatırımları ve çıkışları, 2024 yılında kayda değer bir toparlanma gösterdi. Merkez bankalarının faiz oranlarını düşürmesi ve yatırımcıların yeni fırsatlar arayışı, satın alma yatırımlarının yıllık bazda yüzde 37 artarak ek satin alma işlemleri hariç 602 milyar dolara ulaşmasını sağladı. Aynı zamanda, küresel çıkışlar da yıllık bazda yüzde 34 artarak 468 milyar dolara ulaştı ve çıkış sayısı yüzde 22 artarak 1.470’e yükseldi. Bu gelişmeler, büyük yatırımlacıların (GP’ler) birikmiş sermayeyi değerlendirme isteği ile piyasadaki hareketliliğin yeniden canlandığını gösteriyor. Rapora göre sektörde 29.000 satılmamış şirketten oluşan portföy yatrıımcılarını bekliyor durumda. 

Buna rağmen, 2025 yılı için özel sermaye piyasasının momentumunu koruyabilmesi, ekonomik dinamikleri doğru yönetmesine bağlı olacak. Enflasyon, faiz oranları, ticaret politikaları ve jeopolitik riskler gibi faktörler hala belirsizlik yaratıyor. Bu konuda Bain & Company Ortağı, Volkan Kara şöyle dedi:

"2024 yılı kısmi bir rahatlama yılı olarak değerlendirilebilir. Ancak, 2024'teki bu yeni ivmenin devam edip etmeyeceği, politikaların nasıl şekilleneceğine bağlı olacak. 2022 ortasından bu yana faaliyetleri engelleyen ters rüzgarların azalmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Sektör anlaşma yapmaya hevesli, büyük yatırımcılar (GP’ler) likiditeyi artırmanın yaratıcı yollarını buluyor, varlık fonları ve özel sermayeden daha fazla para akışı bekleniyor ve getiriler güçlü kalmaya devam ediyor. Ancak, yatırımcı iştahı hâlâ piyasaları tedirgin eden belirsizlikler nedeniyle temkinli ilerliyor. Yatırımcılar, ekonomi, ticaret, düzenlemeler ve jeopolitik gelişmelerle ilgili politika belirsizliklerinin ortadan kalkmasını bekliyor.”

Bain’in raporu, özel sermaye sektörünün önceki toparlanmalardan farklı bir yapıya sahip olacağını vurguluyor. Sektörde işlem maliyetleri hızla yükselirken, yatırımcılardan alınan yönetim ücretleri baskı altında kalıyor. Küresel mali krizden bu yana net yönetim ücretleri yarı yarıya düşerken, artan rekabet şirket değerlemelerini yüksek tutuyor ve borç maliyetleri kaldıraçlı yatırımlardan elde edilen getirileri kısıtlıyor. Bain & Company Ortağı Armando Guastella ise bu konuda şu ifadeleri kullandı: "Üretken yapay zekâdan gerçekten faydalanan özel sermaye şirketleri, cesur adımlar atanlardır—uzmanlığa yatırım yaparak, portföylerinde yapay zekâ yetkinliklerini geliştirerek ve bu teknolojiyi en stratejik girişimlerine entegre ederek fark yaratıyorlar. Bu dönüşüme öncülük eden firmalar yalnızca deneme yapmıyor; sistematik olarak içgörüler elde ediyor, yapay zekâ destekli çözümleri ölçeklendiriyor ve gerçek etkiler görüyorlar. Yapay zekâ yarışında, asıl avantaj, rakiplerinden daha hızlı hareket ederek iş modellerini ve maliyet yapılarını yeniden şekillendiren şirketlerin olacak. Bu durum, gelir ve maliyet kalemleri arasında gerçek bir dönüşüm yaratıyor. Yapay zekâ, herkese uyan tek bir çözüm değil, ancak öğrenerek ilerlemeye kararlı olanlar şimdiden verimlilikleri artırıyor ve yeni gelir kaynaklarını ortaya çıkarıyor."

Satın Alma Yatırımlarında ve Çıkışlarda Canlanma

Bain’in raporu, geçen yıl özel sermaye (PE) piyasasında yaşanan toparlanmanın detaylarını ortaya koyuyor. Sektördeki koşullar önemli ölçüde iyileşirken, faiz oranlarının düşmesi ve makroekonomik görünümde artan güven, işlem hacmindeki yükselişin ana nedenleri oldu. Bain, sendikasyonlu kredi ihracının %83 artmasının ve özel kredilerin büyümeye devam etmesinin, yaklaşık 282 milyar dolarlık kullanılmamış sermayeyi değerlendirmek isteyen yatırımcılar için süreci hızlandırdığını belirtiyor. Ancak, satın alma sektöründeki toplam kullanılmamış sermaye miktarı 1,3 trilyon dolardan 1,2 trilyon dolara düşerken, dört yıl veya daha uzun süredir birikmiş sermayenin payı %20’den %24’e çıktı. Bu durum, yatırımcıların baskı altında olduğunu ve uygun fiyatlı, kaliteli yatırımlar bulmanın hala zorlaştığını gösteriyor.

Öte yandan küresel çapta satın alma işlemlerinin toplam değeri %37 artarken, işlem sayısı yıllık bazda %10 yükselerek yaklaşık 3.000’e ulaştı. 2024’te ortalama işlem büyüklüğü 849 milyon dolara çıktı ve bu, tarih boyunca kaydedilen en yüksek ikinci seviye oldu. 1 milyar dolar ve üzerindeki işlemler, toplam anlaşmaların %77’sini oluşturdu.

Bölgelere bakıldığında, en güçlü büyüme Avrupa’da görüldü. İşlem sayısı %9 artarken, toplam işlem değeri %54 yükseldi. Kuzey Amerika’da da benzer şekilde işlem sayısı %9 artarken, toplam değer %34 arttı. Asya-Pasifik bölgesinde işlem değeri %11 büyüse de işlem sayısı hafifçe azaldı. Bölgedeki birçok ülke çift haneli büyüme kaydederken, Çin’deki zayıf performans ve Japonya’daki düşüş bu artışı sınırladı. 2020’de Asya-Pasifik’teki satın alma işlemlerinin yarısını oluşturan Çin’in payı, geçen yıl %25’in biraz üzerine geriledi.

Özel sermaye piyasasında büyük işlemler ağırlıklı olarak halka açık şirketlerin özel sektöre devredilmesi (public-to-private) yoluyla gerçekleşti. Bu tür işlemler, geçtiğimiz yıl küresel çapta 250 milyar dolara ulaşarak Kuzey Amerika’da 5 milyar doların üzerindeki anlaşmaların neredeyse yarısını oluşturdu. ABD’de, hisse senedi piyasalarındaki yükselişe rağmen, düşük değerlenmiş varlıklara yönelen yatırımcılar bu süreci hızlandırdı.

Teknoloji sektörü, özel sermaye yatırımlarında en büyük payı almaya devam etti. Satın alma işlemlerinin %33’ü değer bazında, %26’sı ise işlem sayısı bazında teknoloji sektöründe gerçekleşti. Ayrıca, teknoloji ve sağlık sektörlerinin kesiştiği alanlarda da güçlü bir yatırım eğilimi gözlendi. Finans sektöründeki satın alma işlemlerinin toplam değeri %92 artarken, sanayi sektöründeki anlaşmalar %81 yükseldi.

Bölgesel farklılıklar ve küresel trendler

Geçen yıl özel sermaye (PE) piyasasında çıkış işlemlerinin artması, sektörün canlanmaya devam ettiğine dair önemli bir işaret oldu ve aynı zamanda yatırımcıları memnun edecek likidite geri dönüşlerini sağlama konusunda sektöre bir nebze rahatlama getirdi. Küresel çapta çıkış işlemlerinin değeri %34 artarken, işlem sayısı %22 yükselerek 2024 yılında 1.470’e ulaştı. Bu artış, özellikle Kuzey Amerika ve Avrupa'da güçlü bir şekilde görülürken, Asya-Pasifik bölgesinde Çin’deki düşüşlerin diğer ülkelerdeki büyümeyi dengelemesi nedeniyle genel olarak yatay seyretti.

Bain raporunda, çıkışlardaki bu yükselişin en büyük nedeninin sponsorlar arası satışların %141 gibi büyük bir oranda artarak toplamda 181 milyar dolara ulaşması olduğunu belirtiliyor. Bu artılarş, anlaşma büyüklüğündeki %48’lik yükselişle desteklendi. Öte yandan, kurumsal alıcılara yapılan satışlar geçen yıla kıyasla değişim göstermezken, halka arz (IPO) yolu ile çıkışlar durgun kaldı ve toplam çıkışların sadece %6’sını oluşturdu.

2024’te çıkış işlemlerinde görülen artışa rağmen, toplam çıkış değeri ve işlem sayısı hâlâ son beş yılın ortalamalarının oldukça altında kaldı. Bain’in değerlendirmesine göre, hem genel ortaklar hem de yatırımcılar için en büyük sorun, çıkış ortamının güçlü getiri elde etmeyi zorlaştırması oldu. Geçen yıl çıkış işlemlerindeki yükselişe rağmen, özel sermayenin toplam net varlık değerine oranla yapılan dağıtımlar %11’e gerileyerek son on yılın en düşük seviyesine indi. 2014-2017 yılları arasında bu oran ortalama %29 seviyesindeydi.

Özel sermaye pazarında değişen dinamikler

Bain’in analizine göre, çıkış işlemlerindeki süregelen durgunluk ve bunun sektör likiditesi üzerindeki etkileri, özel sermaye piyasasında fon toplamanın hâlâ zayıf kalmasının başlıca nedeni olarak öne çıkıyor. 2024 yılında özel varlık sınıflarındaki fon toplama faaliyetleri üst üste üçüncü kez düşerek yıllık bazda %24 azaldı ve 2021’deki 1,8 trilyon dolarlık zirveye kıyasla %40 geriledi. Kapanan fon sayısı ise %28 azalarak 3.000’e düştü ve bu rakam, sektörün Covid-19 pandemisinden önceki yıllık ortalamasının yaklaşık yarısına denk geliyor.

Sektörün en büyük varlık sınıfı olan satın alma fonları (buyout), tüm toplanan fonların üçte birinden fazlasını oluşturmaya devam etti. Ancak, bu fonlar 2023’e kıyasla %23 daha az sermaye topladı ve 2024 yılı sonunda ellerinde bulunan 401 milyar dolar, satın alma fonlarının son beş yıllık ortalamasının yaklaşık %11 altında kaldı. 2024’te hedeflediği fon miktarına ulaşan veya bunu aşan satın alma fonlarının oranı %80’den %85’e çıksa da, fon toplama süresinin ortalama 20 ayda kalması dikkat çekti. Bu süre, önceki iki yıla kıyasla önemli bir değişiklik göstermediği gibi, pandemi öncesindeki yaklaşık 11 aylık sürenin neredeyse iki katı seviyesinde gerçekleşti.

Bain raporunda, yatırımcıların giderek daha seçici hale geldiğini ve sermayelerini büyük, deneyimli, istikrarlı getiri sağlayan ve farklılaşmış stratejilere sahip fonlara yönlendirmeye devam ettiği belirtiliyor. Bu durum, en üst seviyede yer alan fon yöneticilerinin daha büyük devam fonları oluşturmasını sağlarken, alt seviyede yer alan birçok fonun önceki hedeflerine ulaşmakta veya büyümekte zorlandığını gösteriyor.

 Toparlanmayı şekillendirecek değişimler ve özel sermaye (PE) için gerekli stratejik adımlar

Bain raporunda, sektördeki rekabetin ve anlaşmaların artan şekilde sermaye için yarışa dönüşeceğini ve bunun önümüzdeki yıllarda sektörün rekabetçi manzarasını sarsacak köklü yapısal değişikliklere yol açacağını belirtiliyor. Raporda bu durum, firmaların daha fazla stratejik odaklanma ve disiplin gerektiren bir zorunluluk yaratacaktır deniliyor. Bain, özel sermaye oyuncularının, özellikle sıfır faiz oranları politikaları ve çoklu genişleme ile şekillenen son 15 yıl göz önüne alındığında. geçmişte olduğu gibi piyasa toparlanmasından faydalanarak başarı elde edebileceklerini varsayımlardan kaçınmaları gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor.

Bain raporunda, firmaları tehdit eden başlıca değişimler arasında ücretler üzerindeki artan baskı, marjların daralması, ücretsiz ortak yatırım eğilimleri, maliyetlerin ve yatırım karmaşıklığının artması, sermaye için acımasız bir rekabetin yükselmesi ve ölçeğin giderek daha önemli hale gelmesi yer alıyor. Bain raporunda ayrıca,  yatırımcıların yeni sermaye kaynakları bulma konusunda farklı ihtiyaçları olduğunu belirtiyor ve bu kaynakların, önümüzdeki on yıl içinde alternatif varlık yönetiminde yaklaşık %60’lık bir büyüme sağlayacağı tahminlerine yer veriliyor. Raporda firmaların ölçeği daha önemli hale gelirken, büyük firmaların bu ölçek avantajlardan daha fazla yararlanmasıyla birlikte sektördeki birleşme ve devralmalarda geçmişe göre daha büyük bir rol oynayacakları vurgulanıyor. Bain raporunda, 2021'den bu yana 180 birleşme ve devralma işlemi gerçekleşen sektörde, alternatiflerin birleşme ve devralmalarda daha önce olduğundan daha büyük bir rol oynayacağını öngörüyor.

Bain, sektördeki kazananlar ve kaybedenleri yeniden düzenleyebilecek bu tür değişimlere karşı, liderlik hedefleyen firmaların, nasıl öne çıkacaklarını tanımlamaları, hangi alanlarda ve nasıl rekabet edeceklerine dair net bir hedef belirlemeleri ve beş ila on yıl sonrasına yönelik cesur, uygulanabilir bir strateji geliştirmeleri gerektiğini vurguluyor.

Gelecek beklentileri ve yapay zekâ

Bain'in raporuna göre, özel sermaye firmaları, portföylerinde stratejik değer yaratmak için üretken yapay zekayı benimsemeye başlıyor ve bu teknolojinin dönüştürücü potansiyelini yakalamak için bir yarış içindeler. Bain’in araştırmasına göre, PE firmalarının portföy şirketlerinin çoğunluğunun yapay zekayı test ettiğini ve geliştirdiğini, neredeyse beşte birinin ise üretken yapay zeka kullanım senaryolarını zaten hayata geçirdiğini ve somut sonuçlar gördüğünü ortaya koyuyor. 

Yapay zekadan değer yaratma konusunda başarılı bir şekilde faydalanan ve bu konuda sektöre öncülük eden özel sermaye firmaları, bu teknolojiye bağlılıklarını göstermiş ve yapay zekanın gücünü portföy şirketlerine uygulamak için uzmanlık oluşturmak ve yatırım yapmak konusunda agresif bir yaklaşım benimsemişler. Bu firmalar, yapay zeka içgörülerini sistematik olarak toplamak, bunları portföy şirketleri arasında paylaşmak, yapay zeka yetkinlikleri ve yeteneklerine yatırım yapmak, doğru yönetişimi uygulamak ve çabalarını öncelikli iş hedeflerine odaklamak için organize oluyorlar. Yapay zekanın hızla gelişen bir teknoloji olduğu belirtilen Bain raporunda, bunun bir panzehir olmadığını ve "tek bir çözümün herkes için uygun olmadığı" konusunda uyarıda bulunuluyor. Ancak, Bain raporunda, yapay zekanın potansiyelini operasyonel verimlilikler ve artırılmış gelirler elde etmek için kullanmanın anahtarının "yaparak öğrenmek" olduğu vurgulanıyor.

Şirket bölünme işlemleri performans açısından düşüş gösterse de, hâlâ güçlü getiriler sağlıyor.

Bain raporu, özel sermaye (PE) firmalarının şirket bölünme anlaşmalarındaki performans düşüşüne dikkat çekiyor. 2012 yılına kadar, şirket bölünmelerine yapılan yatırımlar, ortalama üç kat yatırım getirisi (MOIC) sağlarken, satın almalar ise %1.8 getiri sunuyordu. Ancak, 2012'den sonra bu performans %1.5'e geriledi. Düşüşün sebepleri, artan rekabetle birlikte yükselen satın alma fiyatları ve sponsorların operasyonel iyileştirmelerde eskisi kadar etkili olmamaları olarak belirtiliyor. Bain'in verilerine göre, şirket bölünmelerine yapılan yatırımların gelirleri ve kâr marjları 2012 öncesinde sırasıyla %31 ve %29 artarken, sonrasında bu oranlar %17 ve %2'ye düşmüş durumda.

Rapora göre yine de en başarılı şirket bölünmeleri hala 2.5 kat yatırım getirisi (MOIC) sağlamaya devam ediyor. Bain, bu başarılı yatırımların ortak özelliğinin, değer yaratma planının temeline sıkı bir bağ kurmak ve yeni şirketi bu hedefe ulaşacak şekilde yapılandırmak olduğunu vurguluyor. Bain, yüksek getiri elde etmenin en sağlam yolunun ise inceleme aşamasında güçlü bir değer yaratma planı oluşturmak, ardından ayrılma planı, yetenek stratejisi ve bölünme sonrası değer yaratmayı hedefleyen bir uygulama planı devreye sokmak olduğunu belirtiyor.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.