Hava Durumu

İmamoğlu Diyarbakır'dan seslendi

CHP’nin ön seçimle belirlenecek cumhurbaşkanı aday adayı, TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, maratonun 9’uncu durağı Diyarbakır’dan seslendi.

Haber Giriş Tarihi: 16.03.2025 19:54
Haber Güncellenme Tarihi: 16.03.2025 19:56
Kaynak: Bülten
www.kapsulhaberajansi.com
İmamoğlu Diyarbakır'dan seslendi

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) ön seçimle belirlenecek cumhurbaşkanı aday adayı, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Sezai Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi’nde Adıyaman, Batman, Bingöl, Bitlis, Hakkari, Malatya, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak ve Van’dan gelen partili ve vatandaşla Diyarbakır Buluşması gerçekleştirdi. İmamoğlu coşkulu salonda, “Kolları sıvadık, seni başkan yapacağız”, “İmamoğlu ile Türkiye güzel olacak”, “5. galibiyet loading” pankartları ile karşılandı. “Erdoğan’ın korkusu İmamoğlu”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz” sloganları atıldı. 

“TÜRKİYE'MİZ ADINA OLİMPİYAT ŞAMPİYONU İSTİYORUZ”

Diyarbakır Buluşması’nda sırasıyla CHP Diyarbakır İl Başkanı İsmail Akyıl, Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve İmamoğlu birer konuşma yaptı. İmamoğlu, Amedspor atkısı takıp, Amedspor’u desteklediğini belirterek, başarılar diledi. Bölgedeki bütün spor takımlarını yakından takip ettiğini söylen İmamoğlu, “Amedspor'a da farklı branşlarda özellikle olimpik branşlarda çok daha etkin adımlar atmasını öneriyorum. Çünkü bu kardeşiniz 2027 Avrupa Oyunlarını İstanbul'a getirdi. Allah'ın izniyle yine bu kardeşiniz sizlerin de gücüyle 2036 olimpiyatlarını İstanbul'a getirecek ve o olimpiyatlarda Diyarbakır'dan, Ağrı'dan, Van'dan, Hakkari'den Türkiye'miz adına olimpiyat şampiyonu istiyoruz” dedi.  

”MEMLEKETİN BEREKETİNİ KAÇIRAN BUGÜNKÜ İKTİDARDIR”

“Bu mübarek Ramazan gününde, peygamberler ve sahabeler şehri Diyarbakır’da olmanın onurunu yaşıyorum” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:

“Ramazan ayı bizi Rabbimize yaklaştıran, gönüllerimizi birleştiren mübarek bir ay. Bir rahmet ve bereket ayı. Bereket bu topraklar üstünde yaşayan hepimizin hayatında çok önemlidir. Hepimiz, evimizin, işlerimizin bereketli olması için dualar ederiz. Her vesileyle birbirimize bereket dileriz. Ama bugün ülkenin neresine gitseniz, her vatandaşımız öncelikle bereketsizlikten şikayetçi. Az kazanan da çok kazanan da aynı şeyi söylüyor: ‘Elimize geçen paranın bereketi kaçtı’ diyor. Sizler benden çok daha iyi biliyorsunuz, çok daha derin yaşıyorsunuz: Memleketin bereketini kaçıran, kötü uygulamalarıyla, vatandaşını öteleyen, iten vatandaşına parmak sallayan, derdiyle dertlenmeyen, tek meselesi koltuk olan bugünün iktidardır.” 

“MİLLETTEN O KADAR UZAKTA DURUYORLAR Kİ … NE YOKSULLUĞU HİSSEDİYORLAR NE ÇARESİZLİĞİ”

“Çünkü bunların işlerinde gayret yok, adalet yok, iyi niyet yok, maneviyat yok. Bunların günü kurtarmaktan, koltuklarını korumaktan başka hiçbir dertleri yok. Milletten o kadar uzakta duruyorlar ki… Ne yoksulluğu hissediyorlar ne çaresizliği. Sebep oldukları haksızlıkların, adaletsizliklerin milletin canını nasıl derinden yaktığını görmüyorlar. İşçi, memur, asgari ücretli, emekli, esnaf çok zorda… Anne babalar her Allah’ın günü evlatlarını doyurabilmek için çare arıyor, kuyruğa giriyor, eşten dosttan medet umuyor. İstanbul'da şu geçtiğimiz 4-5 ay geçen seneki 4-5 aya göre tam iki kat bizden sosyal destek için başvuru yaptı. İki kat yani milyondan 2 milyona çıktı neredeyse. Ailelerin iki yakası bir araya gelmiyor. Ülkenin bereketi, orta direği bütün gücünü kaybetmiş durumda.” 

“SANDIĞI MİLLETİN ÖNÜNE KOYACAĞIZ VE BUNLARI EVLERİNE GÖNDERECEĞİZ”

“Eskiden ‘Anadolu Kaplanları’ dediğimiz küçük ve orta büyüklükteki işletmeler ayakta kalma çabası içinde… Ama böyle gelmiş, böyle gitmeyecek. Kararlı bir biçimde biz milletin derdine derman olmak için büyük bir azim, inanç ve kararlılıkla sizden aldığımız cesaretle yola çıktık… Asla vazgeçmeyeceğiz. Bu memleketin dilediği istediği ne varsa bizlerle beraber gelecek. Hep beraber başaracağız. Memleketin bereketini kaçıranların biz de uykularını kaçırdık. Beni kabusunda görüp uyananlar var yatağından. Ben onları önümüzdeki seçime kadar kabusun kabusuna boğacağım. Bu yürüyüş genel seçimde onları evlerine yollayacak. Bir kişinin veya kadronun yürüyüşü değildir. Bu yürüyüş Cumhuriyet Halk Partisi’nin tabandan tavana yürüyüşüdür. Bu yürüyüş, gelecek hafta sonu büyük bir demokrasi şöleniyle sonuçlandırılacak. Bunu tarih yazacak. Bu yürüyüş bir demokrasi devrimidir. Bu demokrasi devrimi gerçekten insanına yetkiyi veren bir yürüyüştür. Ve ardından göreceksiniz, sandığı milletin önüne koyacağız ve bunları ne yapacağız o sandıkta? Pazar’dan başlayan cesaretle milletimizi kucaklayarak özellikle muhalif kesimi aramıza katarak o seçimde bunları, nasıl giderler bilmiyorum geri doğru kaçarken, evlerine giderken tökezlenip yere mi devrilirler, düşe kalkar mı giderler bilmiyorum. Ama hepsini evlerine yollayacağız.”

“SEÇİM SANDIĞI, ÜLKEMİZE BEREKET GETİRECEK

“Seçim sandığı, bu milletin dertlerine derman olacak tek noktadır. Ülkemize hızla bereket getirecek. Ülkemiz gayretli, adaletli, demokrat yepyeni bir yönetime kavuşacak. Biz Türkiye’de gelmiş geçmiş en demokrat, en özgürlükçü yönetimi kuracağız. Bu ülkede istibdat rejiminin bir daha gelmesine izin vermeyecek güçlü bir demokrasi sistemini inşa edeceğiz. Ülkemiz demokratik, adil ve özgürlükçü yeni sistemiyle sadece yakın coğrafyamıza değil, tüm dünyaya ilham kaynağı olacak.”

“HİÇ KUŞKUNUZ OLMASIN… BİR KİŞİYE GÖRE TASARLANMIŞ BU BOZUK DÜZENİ DEĞİŞTİRECEĞİZ”   

“Biz ‘O gitsin, bu gelsin’ yaklaşımı içinde de değiliz. Bizim derdimiz kişilerle değil. Bizim derdimiz siyasi ikbal asla değil. Bugün kilometrelerce uzaktan buraya gelen herkesin… Evini, barkını, işini, gücünü, tarlasını bahçesini bırakıp buraya koşan hepinizin amacı aynı… Türkiye’yi bu kabustan kurtarmak istiyor muyuz? İşte amacımız, derdimiz bu. Çocuklarımız için… Annelerimiz için çalışıyoruz. Biz, bu eşitsiz, adaletsiz bozuk düzeni değiştirmek için yola çıktık. Biz, bu israf ve istibdat düzenine son vermek için yola çıktık. Bir daha bu ülkede hiçbir siyasi otorite milletin iradesinin üstüne kayyumlarla çökmesin diye yola çıktık. Milletin canı usandı, bezdi. Bu ülkede yargı gücünü, siyasetin silahı olmaktan kurtaralım diye yola çıktık. Bugün zalimlik yapan insanların, yöneticilerin, o bir avuç insanın yüce Türkiye yargısının o namuslu cesur hakimlerinin savcılarının bile başını öne eğen bir avuç insanın bile gelecekte evlatlarını, torunlarını koruyacak güçlü bir adalet sistemi kurmak için yola çıktık. Bundan hiç kuşkunuz olmasın… Bir kişiye göre tasarlanmış bu bozuk düzeni değiştireceğiz.”  

“ÜLKEYİ MİLLETİN HAS EVLATLARI YÖNETECEK”

“Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni yeniden hak ettiği saygın etkili milletin gücünü hissettiren seviyeye biz kavuşturacağız. Milletimizin her bir ferdi, bu ülkenin ve devletin her bir ferdi, tek sahibi olduğunu en güçlü biçimde hissedecek, bizzat yaşayacak. Kimliği, inancı, yaşam tarzı nedeniyle hiç kimse kendini dışlanmış, güvensiz hissetmeyecek. Herkes bu güzel ülkede çocuklarını ve gençlerimizle birlikte mutlak eşitliğin ve adaletin huzuruyla yaşayacaksınız. Devletin bütün yöneticileri vatandaş karşısında haddini, hududunu bilecek. Bu devlette kişiye, partiye sadakat değil, liyakat esas olacak. Ülkeyi sadece şu ya da bu partinin evlatları değil, bir avuç insanın aileleri değil, milletin has evlatları, 86 milyon insanımızın evlatları yönetecek. Türkiye’nin yolunun, yönünün, öncelikleri belirlenecek biçimde önümüze bakacağız.” 

“BİZ MİLLETİN HAKLARINI SİYASİ HESAPLARINA MALZEME YAPANLARA BENZEMEYİZ ”

“Biz bu ülkede herkesin mutlu, huzurlu ve özgürce yaşayacağı halkçı ve sosyal adaletçi bir düzen kuracağız. Hiç kimseyi piyasanın acımasız şartlarına mahkum etmeyeceğiz. Herkes barınma, beslenme, eğitim, sağlık gibi temel haklara, insanca yaşam koşullarına sahip olacak. Tarlalarında, dükkanlarında, atölyelerinde, fabrikalarında üretim yapanlar, istihdam yaratanlar erişilebilir ve adil yatırım ve ticaret şartlarına kavuşacak. Türkiye’miz; adaletin, eşit yurttaşlığın, kardeşliğin gücüyle büyüyecek, zenginleşecek ve güçlenecek. Biz fırsatlarda eşit, imkanlarda adil bir Türkiye kuracağız. Güçlü, etkin, güven veren bir devleti yeni baştan inşa edeceğiz. Temellerini, değerlerini ve kurumlarını güçlü bir biçimde, cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına yakışır biçimde inşa edeceğiz. Demokratik ve özgürlükçü yönetim bu topraklarda güçlü ve dayanışmacı bir toplumu mümkün kılacak. İşte biz bunlar için milletin hakkını kayıtsız şartsız millete vermek için yola çıktık. Sevgili dostlarım şu kadim coğrafyada GAP ki bu bölgenin talihini, kaderini değiştirecek bu coğrafyada 23 senedir defalarca bütçesi hazır yaptık, bitiriyoruz, cek, cak, diyerek milletin hakkını yediler. Bu kardeşiniz size söz veriyor. Bu coğrafyada, bu Mezopotamya'da Dicle ile Fırat arasındaki bu güzel kadim topraklarda GAP’ı hak ettiği değere kavuşturan da biz olacağız. Söz veriyorum. Biz milletin haklarını siyasi hesaplarına malzeme yapanlara benzemeyiz.” 

“KÜRTLERİN VE TÜM TOPLUM KESİMLERİNİN KENDİLERİNİ BU ÜLKENİN SAHİBİ, EŞİT PAYDAŞI OLARAK HİSSETMESİNİ SAĞLAMAK DEVLETİN GÖREVİDİR”       

“Türkiye’nin barışa, huzura kavuşması çok önemli, çok değerli bir amaçtır. Ama ne yapılacaksa, samimiyetle, şeffaflıkla, insanlıkla, tutarlılıkla yapılmalı. Siyasetin üstüne çıkmalı o duygu. Uzun zamandır tekrar ettiğimiz düşüncelerimiz var. Diyoruz ki, şiddetle, çatışmayla, terörle hiçbir sorun çözülemez. Silahlar susmalı, silahlar susmalı, silahlar susmalı… Çatışma bitmeli. Çözüm toplumun tüm kesimlerinin diyaloğuyla olmalıdır. Kürtlerin ve tüm toplum kesimlerinin kendilerini bu ülkenin sahibi, eşit ve onurlu yurttaşı, eşit hissedarı, eşit paydaşı olarak hissetmesini sağlamak hepimizin, devletin görevidir.” 

“SİZİ BİZİ KALDIRACAĞIZ”

“Ben Trabzon'un kırk haneli bir köyünde doğdum. Köy çocuğuyum. Liseyi bitirene kadar köyde yaşadım. Benim köyüm neyse Diyarbakır'ın köyü de aynı. Ben size bir şey söyleyeyim. Burada Diyarbakır'da köylerine gittiğim dostlarım var. Ayranını içtiğim, yemeğini yediğim dostlarım var. Açık ve net söylüyorum. Diyarbakır'ın her köyünde Diyarbakırlılar kadar sizin o topraklarınıza eşit hissedar Ekrem İmamoğlu var. Burada bulunan bütün Diyarbakırlıların her biri de benim doğduğum kırk haneli Trabzon'un Akçaabat ilçesinin Cevizli köyünde eşit hissedarsınız. Orası da sizin burası da bizim. Biziz biz. Sizi bizi kaldıracağız. Eşit hissedarlık, eşit paydaşlık, cumhuriyetin temel duruşudur.”

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.