Hava Durumu

#Abd

Kapsül Haber Ajansı - Abd haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Abd haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Altın kart Türk yatırımcılar için önemli bir fırsat Haber

Altın kart Türk yatırımcılar için önemli bir fırsat

Altın kart girişimi, yüksek servete sahip bireylerin ABD ekonomisine katkıda bulunmasını sağlayarak ülkenin küresel yatırım yoluyla göç alanındaki rekabet gücünü artıracak. ABD Başkanı Donald Trump, istihdam yaratacak yabancı yatırımcılara 5 milyon dolarlık yatırım karşılığında oturma izni ve vatandaşlık sürecinde kolaylık sağlayan "altın kart" sunacaklarını açıkladı. Oturum ve vatandaşlık planlamasında global lider Henley & Partners, ABD altın kart vizesi için yatırımcıları belirlemek üzere ABD hükümetiyle iş birliği yapmak için girişimlerde bulunmaya hazırlanıyor. “Heyecan verici yeni bir fırsat” Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Henley & Partners CEO’su Dr. Juerg Steffen, “Önerilen altın kart vizesi, ABD’de oturum ve vatandaşlık arayışında olan yüksek net servetli yatırımcılar için heyecan verici yeni bir fırsat sunuyor. ABD makamlarını, yatırımcılar için istikrar sağlamak amacıyla mevcut programları, özellikle de ABD EB-5 Yatırımcı Göçmen Programı’nı güvence altına alacak iyi yapılandırılmış bir geçiş süreci uygulamaya teşvik ediyoruz. ABD’deki göçmenlik süreçlerine yönelik yatırımcıları yönlendirmeye devam edeceğiz ve ekonomik büyümeyi desteklerken yatırımcılar için belirliliği sağlamak adına ABD hükümeti de dahil olmak üzere tüm paydaşlarla iş birliğimizi sürdüreceğiz” dedi. “Dünya genelindeki milyonerlerin %37’si ABD’de yaşıyor” Henley & Partners Özel Müşteriler Grup Başkanı Dominic Volek ise ABD’nin altın kart vizesini uygulamaya koymasının, yüksek servetli bireyler için ülkede oturum hakkı kazanma ve vatandaşlığa giden yolu açma açısından benzersiz bir fırsat sunduğunu belirterek şunları söyledi: ABD Zenginlik Raporumuzun da ortaya koyduğu gibi ABD, küresel likit yatırım yapılabilir servetin %32’sine sahip. Dünya genelindeki milyonerlerin %37’si ise ABD’de yaşıyor. Yatırımcıların yararını ulusal ekonomik büyümeyle dengeleyen yatırım göçü programlarını uzun süredir savunuyoruz ve altın kart programının tanıtımı, ABD’nin küresel yatırımcılar için önde gelen bir destinasyon olduğunu yeniden teyit eden heyecan verici bir gelişme.” “Küresel yatırım göçü alanında kritik bir dönüm noktası olabilir” ABD’de yaşama ve çalışma hakkı ile vatandaşlığa giden bir yol sunacak altın kart vizesi önerisini memnuniyetle karşıladıklarını belirten Henley & Partners Türkiye Direktörü Burak Demirel, “ABD, Henley & Partners için en büyük pazarların başında geliyor. Türkiye’deki yüksek servete sahip bireyler, yıllardır ABD’de oturum ve yatırım fırsatlarına büyük ilgi gösteriyor. Altın kart programı da Türk yatırımcılar için daha net bir yol sunarak önemli fırsat yaratabilir. Ayrıca küresel yatırım göçü alanında da kritik bir dönüm noktası olabilir. Henley & Partners olarak, yatırım göçü alanındaki global uzmanlığımızla Türk yatırımcıları en doğru ve güvenli seçenekler konusunda bilgilendirmeye devam edeceğiz. ABD hükümetinin bu yeni programı nasıl yapılandıracağını yakından takip ederek yatırımcılarımıza en iyi danışmanlık hizmetini sunmayı sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

Tarihin Kayıp Hazinesi Türkiye’ye Dönüyor Haber

Tarihin Kayıp Hazinesi Türkiye’ye Dönüyor

Amerika Birleşik Devletleri’nin Cleveland Sanat Müzesi koleksiyonunda bulunan Marcus Aurelius heykeli, uzun süren bilimsel ve hukuki çalışmaların ardından Türkiye’ye iade ediliyor.  Antik çağın en nadide bronz eserlerinden biri olarak kabul edilen bu heykel, Roma İmparatoru Marcus Aurelius’u bir filozof olarak tasvir etmesiyle dikkat çekiyor. Burdur’daki Boubon Antik Kenti’nde 1960’lı yıllarda yapılan kaçak kazılarla yurt dışına kaçırılan heykel, milattan sonra 2’inci ve 3’üncü yüzyıllara tarihlendiriliyor. Antik Roma Dönemi’nin önemli bir kült yapısı olan Sebasteion’da bulunan eser bu yıl içerisinde doğduğu topraklarla yeniden buluşacak. Türkiye’den Kaçırıldı, Yıllarca El Değiştirdi Anadolu tarihinin kayıp hazinelerinden biri olan Boubon Antik Kenti kökenli bronz heykel, 1960’lı yıllarda kaçak kazılarla yurt dışına kaçırılarak yıllarca el değiştirdi. Amerika Birleşik Devletleri’nin Ohio eyaletinde bulunan Cleveland Sanat Müzesi koleksiyonuna dahil edilen heykel, Türkiye’nin 65 yılı aşkın bir süredir peşinde olduğu eserlerden biriydi. Boubon Antik Kenti’nden kaçırılan eserler, Prof. Dr. Jale İnan öncülüğündeki araştırmalarla gündeme getirilmiş ancak Marcus Aurelius heykelinin Türkiye’ye iadesi bugüne kadar mümkün olmamıştı. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile New York Manhattan Bölge Savcılığı ve Amerikan İç Güvenlik Soruşturmaları Birimi arasında 2021’de başlayan iş birliği sayesinde, Lucius Verus, Septimius Severus ve İmparator Caracalla’ya ait heykeller de dahil olmak üzere birçok Boubon kökenli nadide eser anavatanına döndü. Bilimsel Kanıtlar ve Hukuki Süreç Heykelin Kökenini Açığa Çıkardı Kültür ve Turizm Bakanlığının uzun yıllardır süren çalışmaları ve önceki yıllarda toplanan bilimsel veriler, Marcus Aurelius heykelinin Boubon Antik Kenti'ndeki Sebasteion yapısına ait olduğunu kanıtladı. Bakanlığın arşiv belgeleri, akademik araştırmalar ve antik kentteki kazı çalışmaları heykelin orijinal yerini açıkça ortaya koydu. Antik kentte yapılan yoğun kaçak kazılar hakkında bilgi sahibi olan görgü tanıklarının ifadeleri, bilimsel verileri destekleyince Manhattan Bölge Savcılığı ve Amerikan İç Güvenlik Soruşturmaları Birimi (HSI), Türkiye’nin iade talebini haklı bularak Cleveland Sanat Müzesi'ndeki heykele el konulmasına karar verdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ABD New York Manhattan Bölge Savcılığı ve Amerikan İç Güvenlik Soruşturmaları Biriminin iş birliğiyle Cleveland Sanat Müzesi'nde sergilenen Marcus Aurelius heykeline resmen el konuldu. Müzenin İtirazı Sonuç Vermedi! Eser Türkiye’ye Dönüyor… Cleveland Sanat Müzesi, el koyma kararına karşı Ekim 2023’te mahkemeye başvurarak heykelin kökeninin kesin olmadığı yönünde itirazda bulundu. Ancak, Türkiye’nin sunduğu bilimsel veriler ve titiz analizler, müzenin bu itirazını çürüttü. Kültür ve Turizm Bakanlığı güçlü kanıtlara rağmen uzlaşmacı bir yaklaşım göstererek Cleveland Sanat Müzesinin bilimsel analiz çalışmaları yapılması talebini olumlu karşıladı. Bakanlık uzmanlarının gözetiminde 2024 yılının Mayıs ayında heykelin müzede silikon ayak kalıbı alınarak Boubon Antik Kenti'ndeki bronz heykel kaideleriyle birebir uyumlu olduğu tespit edildi. Cleveland Müzesi tarafından yetkilendirilen arkeometri uzmanı Prof. Dr. Ernst Pernicka ve Bakanlığın uzman konservatörleri, Boubon Antik Kenti ile Burdur Müzesi'nde bulunan Boubon kökenli Valerianus heykeli ve Marcus Aurelius heykelinden kurşun izotop, taş ve toprak analizleri için numuneler aldı. Ayrıca, Almanya’daki Curt Engelhorn Arkeometri Merkezi laboratuvarlarında yapılan tarafsız analizler, heykelin Boubon’da uzun yıllar gömülü kaldığını kesin olarak kanıtladı. Bu güçlü bilimsel bulguların ardından Cleveland Sanat Müzesi, Marcus Aurelius heykelinin Türkiye’ye iadesini kabul etti ve bu karar Manhattan Bölge Savcılığı tarafından Türkiye’ye resmen bildirildi. Kültürel Mirasın Korunmasında Tarihi Başarı! Türkiye, bu zaferle yalnızca kendi kültürel mirasını koruma yolunda önemli bir adım atmanın yanı sıra tarihî eser kaçakçılığına karşı yürütülen uluslararası mücadelede de büyük bir başarıya imza attı. Yurt dışına kaçırılan eserleri diplomatik, hukuki ve bilimsel yollarla geri getirmek üzere çalışmalarını kararlılıkla sürdüren Kültür ve Turizm Bakanlığı, Marcus Aurelius heykelinin dönüşünü bu mücadelenin en önemli dönüm noktalarından biri olarak kayıtlara geçirdi.  

EGİAD’dan küresel ekonomi ve siyaset semineri Haber

EGİAD’dan küresel ekonomi ve siyaset semineri

Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD), iş dünyasının önde gelen isimlerini Uluslararası Siyasetin Uzman isimlerinden Doç Dr. Sinem Ünaldılar ile biraraya getirerek, ABD Başkanı Donald Trump’ın ikinci döneminin küresel ekonomi ve uluslararası ilişkiler üzerindeki etkilerini değerlendirmek üzere önemli bir seminer düzenledi. Trump’ın ikinci döneminde, ABD'nin izlediği politikaların küresel düzende nasıl yankı bulacağı ve Türkiye ile ilişkilerde hangi dinamiklerin devreye gireceğinin tartışıldığı toplantı iş dünyasından büyük ilgi gördü. EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Özhelvacı’nın açılış konuşması yaptığı seminerde, Ünaldılar ABD’nin Çıkarlarını Odağına Alan Dış Politika, Küresel Ekonomide Korumacılık, Yükselen Güçlerle Artan Rekabet ve Yeni Ekonomik Bloklar, Transatlantik Ruhtaki Yıpranma, Ortadoğu, Suriye’deki Gelişmeler ve Türkiye başlıklarında önemli değerlendirmeler de bulundu. Dayanışma ve Bilgi Paylaşımı Toplantı EGİAD Başkanı Kaan Özhelvacının açılış konuşmasıyla başladı. EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Özhelvacı, EGİAD olarak böyle bir belirsizlik ortamında dayanışmanın önemine dikkat çekerek, "Böyle bir dönemde bilgiyi paylaşmak, iş dünyası olarak birlikte hareket etmek kritik önem taşıyor. EGİAD olarak, önümüzdeki dönemi daha dirençli ve bilinçli bir şekilde atlatmak için çeşitli bilgilendirme etkinlikleri düzenlemeye devam edeceğiz" dedi. Dünya Ticaret ve Ekonomi Yeni Bir Belirsizlik Döneminde Kaan Özhelvacı, konuşmasında iş dünyasının önündeki ekonomik zorluklara dikkat çekerek, çalkantılı bir küresel dönemden geçildiğini vurguladı. VUCA (Değişkenlik, Belirsizlik, Karmaşıklık, Muğlaklık) döneminin ötesine geçildiğini belirten Özhelvacı, artık büyük çalkantılar ve belirsizliklerin damgasını vurduğu BANI (Kırılgan, Kaygılı, Doğrusal Olmayan, Anlaşılmaz) bir ekonomik ve siyasi ortamın içinde olunduğuna dikkat çekti. Trump’ın ikinci dönemine dair değerlendirmelerde bulunan Özhelvacı, "Özellikle Trump’ın yeni ticaret politikaları, küresel ticaret dengelerini ve uluslararası ilişkileri yeniden şekillendiriyor. Gümrük tarifelerinin artırılması, yeni ticaret savaşlarının habercisi olarak görülürken, çok sayıda ülkeyi etkileyebilecek bir ekonomik dönemin içine giriyoruz. İçinde yaşadığımız günlerin ekonomik ve siyasal açısından başlıca gündemlerini, ikinici kez seçilen ABD Başkanı Trump’ın politikalarının belirlediğini görüyoruz. Bildiğiniz üzere geçtiğimiz hafta içinde Trump, seçim dönemindeki söylemlerinde de bahsettiği gümrük tarifelerinin yükseltilmesi konusunu zaman kaybetmeden hayata geçirdi. Tüm otoriteler bu durumu yeni bir “Küresel Ticaret Savaşları” dönemi olarak nitelendiriyor. Çok açık görülüyor ki ticaret açısından bir savaş dönemine giriyoruz. Uluslararası siyasi ilişkilerin de oldukça gerilim içinde olduğu bu dönemde, bunların üzerine Trump’ın politikalarının oluşturacağı yeni belirsizlikler ve çalkantılar ekleniyor. Trump'ın uygulamaya koyduğu ve koymayı planladığı politikaların, genel olarak ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyeceği tahmin ediliyor. Özellikle, Çin, Meksika ve Kanada'dan yapılan ithalatlara uygulanan son gümrük tarifelerinin ABD'nin ekonomik çıktısını azaltacağı ve iş kayıplarına yol açacağı belirtiliyor. Bu tarifelerin AB ülkelerine dahi uygulanabileceği Trump’ın söylemleri arasında. Trump’ın bu uygulamalarının, tüketici fiyatlarını artırarak enflasyona yol açabileceği belirtilmekte. Ayrıca, Trump’ın başlattığı yeni küresel ticaret savaşlarının, tedarik zincirlerinde aksamalara neden olabileceği ve bu durumun da fiyat artışlarına ve ekonomik belirsizliğe katkıda bulunabileceği görülmekte. Diğer ülkelerin de misilleme tarifeler uygulaması ve bu durumun da küresel ticarette genel bir gerilemeye yol açabileceği söylenebilir.” dedi. Trump’ın uluslararası ilişkilerde de dikkat çekici politikalar uyguladığına dikkat çeken EGİAD Başkanı Kaan Özhelvacı, “NATO'ya yönelik yeni talepler, Ukrayna Savaşı'nı Rusya lehine olacak şekilde sonlandırma girişimi, Grönland'ı Danimarka’dan Satın Alma Talebi, Panama Kanalı'nı geri alma tehdidi, Meksika uyuşturucu kartellerine karşı askeri operasyonlar başta olmak üzere, hepsi kısa vadede ABD'nin çıkarlarını korumayı hedeflese de, uzun vadede müttefiklerle ilişkilerin zedelenmesine, küresel istikrarsızlıklara yol açabilecek görünüyor.” dedi. Teknoloji Oligarklığının Güçlenmesi Diğer yandan, Trump’un ikinci döneminde Elon Musk gibi, dünyanın en zengin insanlarının da arasında yer aldığı büyük teknoloji girişimcilerinden destek almasının tartışmalara sebep olduğunu hatırlatan Özhelvacı, “Bu durum “teknoloji oligarklığının güçlenmesi” olarak ifade ediliyor, otoriter rejimlerin güçlenmesi, liberal demokrasiye olan güvenin azalması, alternatif güç merkezlerinin yükselmesi, ülkeler arası dijital egemenlik yarışının büyümesi gibi sonuçları olması bekleniyor.” diye konuştu. Korumacı Ekonomi ve Yeni Ekonomik Bloklar Konuk konuşmacı Doç. Dr. Sinem Ünaldılar ise ABD’nin uluslararası politikadaki yeni dönemini detaylı bir şekilde ele aldı. Trump'ın ikinci döneminde korumacılık politikalarının sertleşeceğini belirten Ünaldılar, Meksika, Kanada ve Çin'e getirilen ek gümrük tarifelerinin Kore, Tayvan ve Vietnam gibi ülkeleri de kapsayacak şekilde genişletileceğini vurguladı. BRICS, Şangay İşbirliği Örgütü ve ASEAN gibi yapıların giderek güçlenmesiyle birlikte, Trump'ın ABD dolarını rezerv para birimi olarak kullanmayan ülkelere yaptırım uygulayabileceği ifade eden Ünaldılar, "ABD dolarsız ticaret yapan BRICS ülkelerine %100 vergi getirme tehdidi, küresel ticaret sistemini yeniden şekillendirebilir. Bloklar arası rekabet artacak. Bu uygulamalar sadece ticaret dengesizlikleri yaratmakla kalmayacak, aynı zamanda yeni ekonomik bloklaşmalara da neden olacak." dedi. Trump’ın ABD çıkarlarını merkeze koyan politikasının, ABD'nin çıkarlarını önceliklendiren bir yaklaşımının, çeşitli ülkeler için ekonomik sarsıntılar yaratabileceğine dikkat çekti. NATO Gerilimleri Trump'ın, Avrupalı NATO üyelerinden daha fazla savunma harcaması yapmalarını isteyeceğini vurgulayan Ünaldılar, bu baskıların NATO içinde yeni gerilimlere neden olabileceğini belirtti. BRICS ülkeleri ve Asya-Pasifik bölgesi ile gerginliğin artmasının muhtemel olduğunu vurgulayan Ünaldılar, ABD ve AB ilişkilerinin de baskı altında olacağını belirtti. "Özellikle ABD-AB ilişkilerinde NATO ve savunma harcamaları konusunda yeni gerilimler yaşanabilir. Trump, Avrupalı müttefiklerden daha fazla katkı bekleyecek, ancak bu sürecin AB içinde de çatışmalara neden olması olası." diye ekledi. Ortadoğu ve Türkiye ile İlişkiler Trump’ın ikinci döneminin Türkiye ile olan ilişkileri nasıl etkileyeceğine de değinen Ünaldılar, ABD-Türkiye ilişkilerinin Trump döneminde Biden'a göre daha olumlu seyredeceğini ifade ederek, "Ancak PYD/YPG konusu ve ABD'nin bölgedeki askerî varlığı, ilişkilerin belirleyicisi olacak." dedi. Ayrıca, Trump’ın Ukrayna savaşını bitirme planlarının da AB ve NATO müttefikleri ile yeni çatışmalara yol açabileceğine dikkat çeken Ünaldılar, "ABD’nin Ukrayna savaşında barışı zorlayıp zorlamayacağı ve bunu ne şekilde yapacağı, uluslararası siyasetteki en büyük belirsizliklerden biri olacak." ifadelerini kullandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.