Hava Durumu

#Iklim Kanunu

Kapsül Haber Ajansı - Iklim Kanunu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Iklim Kanunu haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Meclis'te İklim Mesaisi Başlıyor: Cezalar Ağırlaşıyor, Yeşil Dönüşümün Temelleri Atılıyor Haber

Meclis'te İklim Mesaisi Başlıyor: Cezalar Ağırlaşıyor, Yeşil Dönüşümün Temelleri Atılıyor

lk dört maddesi kabul edilen tarihi nitelikteki kanun teklifi, Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadelesine yasal bir çerçeve çizerek, önemli düzenlemeleri hayata geçirmeyi hedefliyor. Teklife göre, iklim değişikliğinin etkilerini yerelde koordine etmek amacıyla her ilde vali başkanlığında İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu oluşturulacak. Ülkenin sera gazı emisyonlarının azaltılması ise Ulusal Katkı Beyanı, net sıfır emisyon hedefi ve yeni kurulan İklim Değişikliği Başkanlığı'nın strateji ve eylem planları doğrultusunda şekillenecek. İklim Değişikliği Başkanlığı'na Geniş Yetkiler Kanun teklifiyle birlikte kurulacak olan İklim Değişikliği Başkanlığı, iklim mücadelesinde merkezi bir rol üstlenecek. Başkanlık, ulusal, sektörel ve tematik raporlar hazırlayacak, yeşil dönüşümü teşvik edecek mekanizmalar geliştirecek ve Türkiye Yeşil Taksonomisi'ni hayata geçirecek. Ayrıca, ithal edilen malların içerdiği sera gazı emisyonlarını ele almak üzere Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'nın kurulmasının önü açılacak. Emisyon Ticaret Sistemi Geliyor, İzin Zorunlu Hale Geliyor Teklifin en dikkat çekici maddelerinden biri ise İklim Değişikliği Başkanlığı tarafından kurulacak olan Emisyon Ticaret Sistemi (ETS). Bu sistemle birlikte, Karbon Piyasası Kurulu ulusal tahsisat planını onaylayacak ve ETS piyasasında ücretsiz emisyon tahsisatlarının dağıtımına karar verecek. Doğrudan sera gazı emisyonlarına neden olan faaliyetleri yürüten işletmelerin ise İklim Değişikliği Başkanlığı'ndan sera gazı emisyon izni alması zorunlu hale gelecek. Bu düzenleme, büyük ölçekli sanayi kuruluşlarının emisyonlarını kontrol altına alma ve azaltma yönünde önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Sera Gazı Takibinde İhmale Ağır Cezalar İklim Kanunu Teklifi, sera gazı emisyonlarının takibi konusunda titiz bir yaklaşım sergiliyor. Doğrulanmış sera gazı emisyonu raporunu süresi içinde sunmayan işletmelere 500 bin TL'den 5 milyon TL'ye kadar ağır idari para cezaları uygulanacak. Ozon tabakasını incelten maddelerin kullanımı, ithalatı, ticareti ve piyasaya arzına da ciddi sınırlamalar ve cezalar getiriliyor. Bu maddeleri kullananlara 2,5 milyon TL, bu maddeleri içeren ürünlere bakım yapanlara 250 bin TL, etiketleme hükümlerine uymayanlara ise 120 bin TL idari para cezası kesilecek. Florlu sera gazlarına ilişkin kurallara aykırı davrananlara da benzer şekilde 2,5 milyon TL ceza ve hidroflorokarbon kontrol belgesi verilmemesi gibi yaptırımlar öngörülüyor. Doğrulanmış yıllık sera gazı emisyon raporu bulunmayan işletmelere ise 1 milyon TL'den 10 milyon TL'ye kadar rekor düzeyde idari para cezası uygulanacak.

Gerçekçi hedeflere ulaşmak için İklim Kanunu önemli Haber

Gerçekçi hedeflere ulaşmak için İklim Kanunu önemli

İklim Değişikliği Başkanı Prof. Dr. Halil Hasar, Entegre Raporlama Derneği Türkiye’nin (ERTA) düzenlediği Webinara katıldı. İklim değişikliğinin etkileri ve TBMM Genel Kurula gelmesi beklenen İklim Kanunu hakkında konuşan İklim Değişikliği Başkanı Hasar, iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir dönüm noktası olacak kanunun detayları ve Türkiye’nin sürdürülebilir geleceği üzerindeki etkileri hakkında katılımcılara bilgi verdi. ERTA Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Güler Aras’ın davetiyle düzenlenen ve 600’den fazla dinleyicinin katılım sağladığı webinarda konuşan Başkan Hasar, “Her kurum iklim değişikliği ile ilgili çalışmalar yapıyor, fakat fırtınada kaptansız bir gemi misali nereye gittiği belli değil. İşte İklim Kanunu ile koordinasyon sağlanacak. Bu yüzden gerçekçi hedeflere ulaşmak için İklim Kanunu önemli” dedi.  İklim kanunun neler getirdiğine değinen ve kamuoyunda konuşulan bazı endişelerin de yersiz olduğunu hatırlatan Başkan Hasar’ın konuşmasından bazı başlıklar şöyle; “İklim Kanunu özgürlükleri kısıtlayan bir kanun değil” İklim Kanunun çıkmasıyla toplumumuzda iklim bilinci artacak. İklim kanununda halka bir yaptırım yok. Kanunun çıkmasıyla ‘evlere kapatılacağız’, ‘kanun yasaklar koyacak’, ‘cezalar kesecek’, ‘gıda güvenliğimiz olmayacak’ gibi söylemler asılsızdır. İklim Kanunu’nda böyle bir şey elbette yoktur. İklim Kanunu özgürlükleri kısıtlayan bir kanun değil. Bu kanun organik tarımı zorunda kılan, su kaynaklarımızı korumayı zorunda kılan bir kanundur. Bizler gelecek nesillerimize daha güzel bir dünya bırakabilmek için çalışıyoruz. “Yeşil Büyüme bir kalkınma hamlesidir…” İklim Kanunu’nda adı geçen ‘Yeşil Büyüme’ sadece ağaç dikmek anlamına gelmiyor. Yeşil büyüme aslında bir kalkınma hamlesidir. İklim değişikliği ile mücadele edebilmemiz için sanayicilerimizin daha temiz teknolojilere geçişini hızlandırmamız gerekiyor. Yeşil Büyüme, işte burada önemli bir rol oynuyor. İmtiyazlı kredilere ulaşmak istiyoruz. Bu kapsamda yeşil taksonomi devreye giriyor. Bir yatırımcı yatırım yaparken yaptığı yatırımın yeşil, temiz ve çevreci bir yatırım olup olmadığını kanıtlaması gerekiyor. Hem ulusal hem de uluslararası finansal akışlarda yeşil taksonomi hesaplama yöntemi devreye girecek. İklim finansmanı ve teşvikler konusu da önemli. Bir teşvik mekanizması oluşturmaya çalışıyoruz. Yaptığımız projeler ile yurt dışından ciddi finansmanlar getiriyoruz. Böylelikle yerel yönetimleri hibeler ile destekliyoruz.  “İklim Kanunu ile koordinasyon sağlanacak” Yerel yönetimler ile ilgili yerel iklim değişikliği eylem planları olacak. Ülkemizin bütün kurumları, yerel yönetimler ve toplum olarak daha temiz, daha yaşanılabilir bir dünya için ortak hareket etmek durumundayız. Gelecek nesillere emanetimiz ancak daha yaşanabilir bir dünya olacaktır.

92 Kurumdan Ortak İklim Kanunu Talebi Haber

92 Kurumdan Ortak İklim Kanunu Talebi

Kampanyayı destekleyen kurumlar, mevcut tasarının halkın ve doğanın yararına olmadığını, aksine ticari çıkarları gözettiğini belirterek tasarının geri çekilmesini ve bilimi, iklim adaletini, toplumsal ortak faydayı gözetecek şekilde yeniden yazılmasını talep ediyor. "Ticaret Kanunu Değil, Gerçek Bir İklim Kanunu İstiyoruz!" Yaşam alanlarını savunan aktivistler ve sivil toplum kuruluşları, yeni İklim Kanunu tasarısının ekosistemleri ve toplumun geleceğini tehdit ettiğini vurguluyor. change.org/dogaiciniklimkanunu adresinde başlatılan kampanyanın açıklamasında, yasal düzenlemenin büyük şirketlerin çıkarları doğrultusunda hazırlandığı,ticari kaygılarla yürütülen her yasal değişikliğin, derelerin kurumasına, tarım arazilerinin yok edilmesine, bölgelerin ormansızlaştırılmasına, havanın kirletilmesine neden olduğu vurgulandı. "Havamız, suyumuz, toprağımız pazarlık konusu olamaz!" 92 kurum, söz konusu yasa tasarısının, iklim krizine neden olan tarım, enerji ve madencilik sektörlerinde mevcut politikaları değiştirmediğini, iklim krizinin yol açtığı afetlere karşı önlemler getirmediğini, ayrıca gençlerin gelecek hakkı, işçi hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği ve iklim adaleti konularında hiçbir güvence sunmadığını belirtiyor. Doğayı korumayan, toplumun taleplerini yok sayan bir düzenlemenin meşru kabul edilemeyeceğini belirten aktivistler, "Bizler, nefes alabileceğimiz ormanların, içebileceğimiz berrak suların, sağlıklı ve adil bir dünya sorumluluğunu hissediyoruz. Bu nedenle halkın katılımını içermeyen, tamamen şirketlerin çıkarlarına hizmet eden bir yasa tasarısını kabul etmiyoruz" diyerek tepki gösterdi. TBMM’ye sunulan İklim Kanunu tasarısıyla ilgili görüşler ise şöyle: Süheyla Doğan (Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği): “Kazdağları’nın yüzde 79’u metalik madencilik projeleri ile kaplanmış durumda. Böllgemizde; madencilik dışında 5 adet çalışan termik santral olmak üzere çok sayıda enerji projesi, Lapseki Savaştepe otoyolu, Çanakkale köprüsü gibi altyapı projeleri var. Bölgede endüstriyel tarım ve büyükbaş hayvancılık teşvik ediliyor ve ekoturizm adı altında aslında ikinci konut projeleri ile kırsal daha fazla betonlaştırılıyor. Tüm bu projelerin üst ölçekli ve bütüncül bir şekilde planlanmaması bölgemizdeki ekolojik yıkım tehdidini artırdığı gibi arazi kullanım değişikliği ile de iklim krizini besliyor. Dolayısıyla; enerji, madencilik, altyapı, tarım, turizm alanlarındaki mevcut yıkıcı politikalar değiştirilmeden, yalnızca karbon ticaretini önceleyen ve şirketlerin çıkarını koruyan bir iklim kanunu bizim kanunumuz olamaz. Bilim insanlarının görüşleri doğrultusunda, sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla, iklim adaletini önceleyen, şirketleri değil, doğayı ve yoksul halkı gözeten bir gerçek İklim Kanunu istiyoruz.” Kazım Yılmaz (Muğla Çevre Platformu): “Muğla'da eşsiz bir doğal yapıya, biyolojik çeşitliliğe, su varlıklarına ve yaşamsal öneme sahip olan ormanlar, tarım alanları, zeytinlikler, sulak ve denizel alanlar etkisini her geçen gün daha yakıcı bir şekilde yaşamakta olduğumuz iklim krizi ile mücadelede hayati öneme sahip. Aynı zamanda önemli birer karbon yutak alanı olan bu alanlar; termik santraller, madencilik faaliyetleri, aşırı yapılaşma, turizm ve konut projeleri ve endüstriyel tarım nedeniyle ciddi tehdit altında. Bu ekonomik ve ekolojik kriz ortamında acil ihtiyacımız olan gerçek bir İklim Kanunu; doğa korumacı ve ekokırımı suç olarak kabul eden bir yaklaşımı benimseyerek iklim krizinin baş sorumlusu fosil yakıta dayalı enerji üretiminden adil bir çıkış içermelidir. Fakat meclise gelen iklim kanunu teklifi bunun çok uzağındadır; emisyon azaltımını değil, emisyon ticaret sistemi kurmayı amaçlayan, iklimi değil, şirketlerin çıkarını önceleyen bu teklif iklim kanunu değil, ticaret kanunudur. Bu teklif meclis gündeminden geri çekilmeli, bilimsel temele oturan, iklim adaletini sağlayacak bir İklim kanunu demokratik, katılımcı ve şeffaf bir süreçle yeniden hazırlanmalıdır.” Mehmet Dalkanat (Elbistan-Afşin Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu):  “Kahramanmaraş’ta 40 yıldır kömürün gölgesinde yaşıyoruz. Bölgemizde tarım ve hayvancılık bitme noktasına geldi. Her gün kirli hava solumaya devam ediyoruz, doktorlar bizi ciğerlerimizden tanıyor artık. Şu anda Afşin-Elbistan’da yıllardır kirlilik saçan A kömürlü termik santraline yeni üniteler yapılması planlanıyor. Bölge halkıyla birlikte bu projeye dava açtık. Daha önce de buraya kurulmak istenen Afşin C termik santrali için dava açmıştık ve bilirkişiler projede kamu yararı görmemişti. İklim krizinin baş nedenlerinden biri olan kömürü hayatımızdan çıkarmadıkça gerçek bir İklim Kanunu’ndan nasıl bahsedebiliriz? Bölgemiz ve tüm Türkiye için yeniden tasarlanmış, ekosistemi ve halk sağlığını koruyan, adında geçtiği gibi gerçekten de iklim krizinin ekolojik ve toplumsal yönlerini önemseyen adil bir Kanun istiyoruz.”  Süleyman Eryılmaz (Ekoloji Birliği):  “Bugün Ekoloji Birliği'nin de içerisinde bulunduğu onlarca ekoloji örgütünün yaptığı ortak basın açıklamasında söylendiği gibi: Toprağı kazma sesleriyle, dereleri beton duvarlarla, ormanları rant projeleriyle boğmak isteyen büyük şirketlerin çıkarları için hazırlanmış bu kanun tasarısını hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Kanunun adı İklim Kanunu olmasına rağmen bu kanun sermaye gruplarının yararına yazılmış bir kanundur.  Gerçekte doğayı ve iklimi korumayı değil iklim krizini sermaye adına bir fırsata çevirmeyi hedeflemektedir. Ekoloji Birliği bileşenleri olarak katılımcılık ilkesiyle oluşturulmamış, bilimsel ve sosyolojik gerçeklere dayanarak kamu yararını ve ekolojik sistemi odağına almayan böyle bir kanunu asla kabul etmiyoruz/etmeyeceğiz. Birliğimiz, iklim krizini ortadan kaldırmaya yönelik somut hedefler içeren, toplumsal adaleti ve iklim adaletini önemseyen, kadın haklarını, işçi haklarını ve hayvan haklarını da içerecek gerçek bir İklim Kanununa yönelik çabasına ise devam edecektir.” Kübra Ayçiçek (Çevre Mühendisi): “Meclise sunulan İklim Kanunu tasarısı Türkiye’nin ilk kez bir İklim Kanununa kavuşacak olmasından dolayı olumlu bir gelişme gibi görülse de tasarının içeriği Kanunun amacıyla uyumlu değil. İklim krizi bilindiği gibi, sadece ekosistemin devamlılığını tehdit etmiyor, aynı zamanda ekonomiyi, toplumsal yaşamı ve adalet mekanizmasını da etkiliyor. Bilim ve teknik bizlerde bu krizin gerçekliği hakkında şüphe bırakmazken, bu krizin çözümüne yönelik oluşturulan mekanizmalar ise konuyu tüm yönleriyle ele alan bir ciddiyetten oldukça uzak bir şekilde işletiliyor. Kanun tasarısından anlıyoruz ki bu teklif aslında sera gazı emisyonlarının ticaretini düzenliyor, kirlilik alınıp satılabilen bir meta gibi gibi düşünülüyor. Örneğin, bu emisyonların ana kaynağı olan kömürün yerini ne zaman, neye, nasıl bırakacağı taslakta belirsiz. Öte yandan, Türkiye’nin emisyonlarını artıracak kömür projeleri ise hâlâ tasarlanmaya devam ediliyor. Bugün, Aliağa’dan, Afşin-Elbistan’dan, Kazdağları’ndan, Muğla’dan ise “kömürle yaşayamıyoruz” diyen halkın sesi yükseliyor. Baştan aşağı tüm sistemleriyle adil bir dönüşüm gerektiren bu süreç, yalnızca şirketlerin çıkarlarına odaklanırken, toplumsal faydanın, işçi ve kadın haklarının ve doğanın bütüncül olarak korunmasına yönelik politikalar barındırmıyor. Bilim ve tekniğin halkın ve tüm canlıların yararına kullanılması bir politikadır. Bu bakış açısından uzaklaşarak yapılan yasal düzenlemelerin hiçbirinin sivil toplum ve bilim insanları açısından bir tutarlılığı yoktur.”  İmzacı Kurumlar: 2017 Bodrum Yurttaş İnisiyatifi 29 Ekim Kadınları Derneği Kuşadası Şubesi Anadolu Müzik Kültürleri Derneği Altınoluk Kadın Dayanışması Antalya Gıda Topluluğu Ata Tohum Takas Derneği Ayvalık Kadın İnsiyatifi Ayvalık Koruma Girişimi Ayvalık Tabiat Derneği Ayvalık Tabiat Platformu Bakırtepe Çevre Platformu Balıkesir Çevre Platformu Bergama Çevre Platformu Bodrum Çevre ve Ekoloji Platformu Bodrum Kadın Dayanışma Derneği  Burak Özgüner Hayvan Hakları Çalışma Merkezi Burhaniye Çevre Platformu Büyük Menderes İnisiyatifi  Çanakkale Çevre ve Doğa Dernekleri Federasyonu Çeşme Yarımada Çevre Derneği  Dalyan Turizm, Kültür ve Çevre Koruma Derneği Datça Çevre ve Turizm Derneği Datça Demokrasi Platformu Deniz Yıldızı Kadın Dayanışma Derneği Didim Çevre Platformu Doğa Derneği Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği (DOĞADER) Doğanın Çocukları Dünya Mirası Adalar Edremit Çevre Sağlığı Doğayı Koruma Sosyal Yardımlaşma Derneği Ege Çevre ve Kültür Derneği Ege Çevre ve Kültür Platformu Ekoloji Birliği Ekoloji Birliği Kadın Meclisi Ekoloji Politik Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği  Elbistan-Afşin Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu Emekli Meclisleri Sendikası Çanakkale Şubesi Erciş Süphan Dağcılık, Doğa ve Ekoloji Derneği Eskişehir Okulu Dayanışma ve Araştırma Derneği Gaziantep Özgür Düşünce Derneği Gökçeyazı Türkmen Dağı Çevre Koruma ve Dayanışma Derneği Gökova Ekolojik Yaşam Derneği Güney Marmara Dayanışması Güzelbahçe Çevre ve Kültür Derneği Güllük Körfezi Koruma Platformu Gülpınar Sürdürülebilir Yaşam Derneği Hewsel Koruma Platformu İklim Adaleti Koalisyonu İklim Öncüleri İkizdere Çevre Derneği İzmir Yeşil Gelecek Derneği Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Kazdağları Ekoloji Platformu Kazdağları Kardeşliği Kazdağlı Kadınlar Kazma Bırak Kampanyası Kent Politikaları Derneği Kırşehir Maden Karşıtı Kadınlar Kocaeli Sürdürülebilir Çevre ve Canlı Hayatı Koruma Derneği Körfez Bağımsız Kadın Dayanışması Körfez Gezgin Kadınlar Köyceğiz Canları Yeryüzüne Adalet Derneği Kuşadası Caferli Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği Kuşadası Çevre Platformu Kuşadası Kadın Platformu Kuşadası Kent Dayanışması Kuşadası Veli Der Malatya Çevre Platformu Marmara Ereğlisi Çevre Gönüllüleri Mezopotamya Ekoloji Hareketi Muğla Çevre Platformu Muğla Su İnisiyatifi Munzur Koruma Kurulu ODTÜ BİZ Öğrenci Veli Derneği Sandras'ı Koruma Platformu Sınır Tanımayan Çocuklar Sinop Çevre Dostları Derneği Sinop Nükleer Karşıtı Platform Söke Çevre Platformu Şanlıurfa Ekoloji İnisiyatifi Tüketiciyi Koruma Derneği Türkiye Tanıtım Araştırma Demokrasi ve Laik Oluşum Vakfı Validebağ Savunması  Van Çevre ve Tarihi Eserleri Koruma Araştırma ve    Geliştirme Derneği Van Ekoloji Derneği Yaşam Bellek Özgürlük Derneği Yeni Foça Forum Yeryüzü Ekoloji Kolektifi Yeryüzü Derneği Zilan Ekoloji Platformu

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.