Hava Durumu

#Nev Sağlık Grubu

Kapsül Haber Ajansı - Nev Sağlık Grubu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Nev Sağlık Grubu haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu nedir? Haber

Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu nedir?

"Dikkat eksikliği, günümüzde birçok bireyi etkileyen yaygın bir durum olarak, özellikle çocuklar ve gençler arasında okul başarısını ve günlük yaşamı olumsuz yönde etkileyebiliyor" diyen Nev Sağlık Grubu Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi bölümünden Uzm. Dr. Çiğdem Tanrıverdi, konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Tanrıverdi, “DEHB’da klinik belirtiler dikkat, konsantrasyon, hareketlilik ve dürtü kontrolü alanlarındaki sorunlarla karakterizedir. Dikkat eksikliği, kişinin yaşına, sosyal ve kültürel özelliklerine oranla odaklanmakta güçlük çekmesi, unutkan olması, dağınık olması, işlerini organize etmekte zorluk yaşaması, bir işe konsantre olduktan sonra basit bir uyaranla (ses, tıkırtı vs.) çok kolay dikkatinin dağılması, dikkat sabır gerektiren işlerden kaçınılması ve sık sık dikkat hataları yapmasıdır. Hiperaktivite, kişinin yaşına göre çok daha hareketli, aceleci veya aşırı konuşkan olmasıdır. Çocuklarda sürekli bir yerlere tırmanma, motor takılmış gibi koşuşturma hiperaktiviteyi akla getirir. Kişinin sırasını beklemede zorlanma, isteklerini erteleyememe, daha soru bitmeden yanıt verme, acelecilik, başkalarının sözlerini kesme gibi davranışlar ve bu davranışlar sonucu çocuğun işlevselliğinin olumsuz yönde etkilenmesi durumu ise dürtüsellik sorunlarını düşündürmelidir” şeklinde ifadelerde bulundu. “Kimlerde görülür?” Dr. Tanrıverdi, “Okul çağı çocuklarının %3-7’sinde görülmektedir. Tüm dünyadaki görülme sıklığı %5.29, erkeklerde kızlara oranla 3-7 kat daha sık görülmektedir. Bu farklılığın, kızlarda davranışsal semptomlara erkeklerden daha az rastlanmasından ve tedavi başvuru sıklığının erkeklerde daha fazla olmasından kaynaklanabileceği düşünülmüştür. Erkeklerde 3 alt görünüm de daha sık görülürken, kızlarda dikkat eksikliği baskın görünüm daha sık görülmektedir” dedi. “Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun genetik bir yanı var mıdır?” “DEHB’nin etiyolojisi tam olarak bilinmemektedir. Birçok genetik ve çevresel biyolojik faktörün erken gelişim sırasındaki etkileşimiyle oluşan kompleks bir etiyoloji olduğu bilinmektedir” diyen Uzm. Dr. Çiğdem Tanrıverdi, “Etyolojide en temel rolü genetik etkenlerin oynadığı, DEHB oluşumunda genetik etkenlerin %79 oranında görüldüğü, genetik geçişin en yüksek olduğu psikiyatrik bozukluktur. Aile çalışmalarında DEHB’li çocukların hem ebeveynlerinde hem de kardeşlerinde DEHB riskinin 2-8 kat arttığı gösterilmiştir. Hiçbir aday genin tek başına DEHB oluşumundan sorumlu olamayacağı ancak genetik yatkınlık düzeyinin artışıyla çevresel ve biyolojik etkenlerin de etkisi ile hastalığın oluşumuna eden olduğu öne sürülmektedir. DEHB anne babanın yanlış tutumları sonucu oluşan bir bozukluk değil çok yüksek genetik geçişe sahip, beynin dopaminerjik ve noradrenerjik dizgesinde bozukluklara yol açan ve beyinde başta frontostriato-serebellar bölgeler olmak üzere yaygın yapısal ve fonksiyonel değişikliklerle seyreden nörogelişimsel bir bozukluktur” dedi. “Okul öncesi dönemde de DEHB belirtileri oluyor mu?” Dr. Tanrıverdi, “Okul öncesi dönemde DEHB çocuklarda sıklıkla aşırı hareketlilik, dürtüsellik ve dikkat sorunları ile ilişkili olan agresif davranışlar, öfke nöbetleri, karşı gelme davranışları, zayıf akran ilişkileri nedeniyle başvurmakta. Bu çocuklar kreş ve anasınıfı ortamında diğer çocukların oyunlarını bozacak şekilde sürekli hareket halindedir. Uyku saatinde uyumaya direnç gösterebilir, uyumsuz davranışlar sergileyebilirler. Hikâye, dinleme gibi grup aktivitelerinde sessizce oturamazlar. Sürekli gürültülü oyunlar oynarlar. Oyuncak ve eşyalara zarar verebilen tehlikeli oyunları tercih ederler. Dürtüsellik nedeniyle kaza geçirme, düşme ve yaralanmalar olabilir” dedi. Tanrıverdi, “Kognitif-davranışçı psikoterapide istenilen davranışın pekiştirilerek sıklığının arttırılması ve istenmeyen davranışların söndürülmesi amaçlanır. Bu yaklaşımla tedavi sonucunda daha çok dürtü kontrolü, daha uzun düşünerek harekete geçme ve motor hareketliliğin uygun bir biçimde gerçekleşmesi sağlanır. Bireysel psikoterapi karamsarlık, kaygı, düşük benlik saygısı, depresyon gibi durumların ortaya çıkmasını engelleme ve tedavi etmede faydalı olabilir. Ailelerin DEHB’nin özellikleri ve gidişatı hakkında bilgilendirilmesi ve ebeveynlerin uygun disiplin yöntemlerini uygulanmasının sağlanması önemlidir. Ebeveynler aşırı hoşgörülü ya da aşırı cezalandırıcı tarzdaki yaklaşımlardan kaçınmalıdır” şeklinde ailelere uyarıda bulundu.

Bu belirtiler Migrenin habercisi! Haber

Bu belirtiler Migrenin habercisi!

“Migren, genellikle başın bir tarafında zonklayıcı vasıfta ağrılarla karakterize edilen, çoğu zaman bulantı, kusma gibi belirtilerle birlikte görülen nörolojik bir hastalıktır” diyen Nev Sağlık Grubu Nöroloji bölümünden Uzm. Dr. Damla Fındık, migrenin belirtileri ve tedavi yöntemleri ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Migren genellikle şiddeti, sıklığı, ağrı bölgesi ve devam süresi değişkenlik gösteren bir baş ağrısı türüdür diyen Dr. Fındık, “Ataklar sırasında bulantı, kusma gibi belirtiler de eşlik edebilir. Kaygı, depresyon veya irritabilite gibi ruh hali değişiklikleri de gözlemlenebilir. Bazı kişilerde baş ağrısından önce görsel veya duyusal belirtiler örneğin, parıldayan ışıklar veya geçici görme kaybı görülebilir” dedi. “Yaşam kalitesini düşürüyor” Uzm. Dr. Damla Fındık, “Yaşam kalitesini bozarak mağduriyet yaratan ilk 5 hastalık arasında yer alan migren; aynı zamanda kişiler arası ilişkileri, iş, aile hayatını bozan ve ciddi özürlülük yaratan bir hastalıktır. Günlük aktiviteleri aksatabilir, iş veya okul performansını olumsuz etkileyebilir ve sosyal hayata katılımı zorlaştırabilir” diye konuştu. Fındık, yaşam şeklinin düzenlenmesi, ataklar esnasında uygulanacak doğru ilaç ve müdahalelerin yanı sıra atakların sıklığını önleyecek düzenlemeler sayesinde, hastalığın kâbus olmaktan çıktığına da dikkat çekti. “Uyku düzeni migren ataklarını azaltıyor” Migren ataklarının sıklığını azaltmak için önerilerde de bulunan Fındık, “Amitriptilin gibi bazı antidepresanlar migrenin önlenmesine yardımcı olabilir. Botoks enjeksiyonları uygun hastalarda migren ataklarını önleyici tedavi olarak kullanılabilir. Nöralterapi gibi gebelerde bile uygulanabilen güvenilir tedavi yöntemleri de migren ataklarının kontrol altına alınmasında oldukça etkilidir. Yoga, meditasyon gibi teknikler, uyku düzenine dikkat etmek, düzenli fiziksel aktiviteler, tetikleyicilerden kaçınmak (örneğin, bazı gıdalar veya içecekler) bazı yaşam tarzı değişiklikleri migren ataklarının azaltmasında etkilidir” şeklinde açıklamalarda bulundu.

Karpal tünel sendromu ofis çalışanlarını tehdit ediyor! Haber

Karpal tünel sendromu ofis çalışanlarını tehdit ediyor!

“El ve bilekte uyuşukluk ve ağrı ile ortaya çıkan karpal tünel hastalığının tedavisinin ertelenmesi, ciddi sorunlara yol açabiliyor. Erkeklere nazaran kadınlarda daha sık görülen bu hastalık, erken tedavi edilmezse ilerleyen safhalarda el kaslarında erimelere bile yol açabiliyor” diyen Nev Sağlık Grubu Ortopedi ve Travmatoloji bölümünden Op. Dr. Bangin Bekir Candan, karpal tünel sendromu ile ilgili açıklamalarda bulundu. “Bu bulgular varsa karpal tünel sendromu sizde de olabilir!” “Elde uyuşukluk, uykuda şikayetlerin artması, elde güç kaybı, elinizin şeklinin değişmeye başlaması gibi bulgular varsa karpal tünel sendromu sizde de olabilir” diyen Candan, “Bu hastalığın ortaya çıkma sebebi, el bileğinden geçen sinirin sıkışmasıdır. Bu nedenle hamilelik, guatr ve şeker hastalığı gibi vücutta şişkinliğin arttığı durumlarda, hasta şikayetlerinde artış görülür. Aynı şekilde tenis, pinpon, hentbol, basketbol, güreş gibi el bileğinin tekrarlayıcı ve zorlayıcı hareketlerin yapıldığı sporlarda da karpal tünel sendromu görülebilir” ifadelerinde bulundu. “Hastalık genellikle 30-50 yaş arası kadınlarda daha sık görür” “Bu hastalık günümüzün meslek hastalıklarından biri haline gelmiştir” diyen Candan, “Günümüzde pek çok meslekte, çok sık bilgisayar klavyesi ve mouse kullanılıyor. Bu süreçte el bileğinden elin sırtına doğru açılma uzun süreli olduğu için buradan geçen el bileği sinirinde sıkışma oluşuyor. Karpal tünel sendromu, el bileğindeki median sinir denilen bir sinirin sıkışmasıyla ortaya çıkan bir hastalıktır. Karpal tünel sendromu bazen elin belli parmaklarında bazen de tamamında meydana gelen ağrı, uyuşma ve güçsüzlük şeklinde bulgular verir. En tipik bulgularından biri de geceleri uykudan uyandıran ağrı ve uyuşukluk hissidir. Geceleri hareketsiz duran el bileği, uykudayken kasların gevşemesi ve vücuttaki ödem artışı nedeniyle median sinirin daha fazla sıkışmasına neden oluyor. Bu nedenle zaman zaman hasta uykusundan uyanıp elini çırpma isteği duyabilmektedir. Söz konusu rahatsızlığın tanısı hastanın doktora söylediği belirtiler neticesinde yapılan fizik muayene ve sonrasında EMG testi konulur. EMG testi hafif, orta ve ağır karpal tünel sendromu olarak 3 derece verir” dedi. “Orta ve ileri derecede karpal tünel sendromu hastaları, genellikle ameliyat edilir” Op. Dr. Bangin Bekir Candan, “Tedavi yöntemini belirlemede EMG sonuçları çok fazla yardımcı olur. Hafif düzeyindeki sıkışmalar çoğunlukla ilaç ve fizik tedavi ile tedavi edilirken, Orta ve ileri derecede karpal tünel sendromu hastaları, genellikle ameliyat edilir. Ancak her zaman hastaya bağlı farklılıklar olabilir. Karpal tünel sendromu ameliyatı, yaklaşık 2,5 cm kesi ile tünelin gevşetilmesi şeklinde yapılan bir ameliyattır. Ameliyat sonrası ortalama 3-4 dikiş atılır. Ameliyatın en güzel yanı eldeki uyuşma, karıncalanma ve ağrının hemen genellikle o gece bile hafiflemeye başlamasıdır. Yani ameliyattan sonraki gün hastanın yüzü gülmeye başlar. Kolay, hastanede kalış süresi kısa, günlük aktivitelere dönüşün kısa sürede olduğu bir ameliyattır. Hasta ameliyattan sonra genellikle 1 gece hastanede takip edilir. Ameliyat sonrası hastanın elini kullanmasında bir kısıtlama yoktur. Kişi, kısa sürede iş hayatına geri döner. Dikişleri de genellikle 2. hafta alınır. Sınırlı bir hasta grubu ameliyat sonrası fizik tedavi görür” açıklamalarında bulundu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.