Hava Durumu

#Türkiye

Kapsül Haber Ajansı - Türkiye haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türkiye haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

TASAM, don felaketi ile ilgili çiftçilerin yanında Haber

TASAM, don felaketi ile ilgili çiftçilerin yanında

Türkiye'nin tarım sektörüne yenilikçi ve sürdürülebilir çözümler sunmak amacıyla faaliyetlerine başlayan Tarımsal Stratejik Araştırmalar Derneği (TASAM), hava sıcaklıklarının ani düşmesi nedeniyle yaşanan zirai don durumundan etkilenen çiftçiler ile ilgili saha çalışmalarını sürdürüyor. Konu ile ilgili bir açıklama yapan TASAM Yönetim Kurulu Başkanı Ali Özkan, “Öncelikle don felaketinden etkilenen tüm çiftçilerimize ve Türk tarım camiasına ‘geçmiş olsun’ dileklerimi iletiyorum. Zirai don felaketi birçok bölgede tarımsal üretime kısmi ya da genel olarak zarar verdi. Bölgeler özelinde birtakım önleme çalışmaları yapılmış olsa da kısıtlı kaldı. Tarım Bakanlığı aktif olarak yerinde tespit çalışmalarını yürütüyor. Özellikle meyve grubunda bazı kayıplar söz konusu. Ancak tespitler sonrasında bu net şekilde ortaya çıkacaktır” dedi. Türkiye’de savunma sanayi, makine üretimi gibi alanlara ek olarak tarımsal üretimin de çok önemli olduğunu vurgulayan Özkan; “Tarımsal alandaki çok önemli başarılarımızı göz ardı etmemek gerekiyor. Birçok ürün grubunda dünyanın lider üreticileri arasındayız. Gerek coğrafyamızın avantajları gerekse de tarım sektörümüzün katkıları ile büyümeye devam ediyoruz. Ancak verimlilik ve kaynakların korunması noktasına odaklanmamız ve boş tarımsal alanların üretime döndürülmesi için çaba sarfetmemiz gerekiyor” dedi. Özkan: “Don olayına karşı önlemler için birlikte hareket etmek şart” Don olayın karşı dünyada ve kısmen ülkemizde belirli tedbirlerin alındığını ifade eden Özkan, “Bu tedbirlerin başlıcaları; erken uyarı sistemleri kullanımı, koruyucu tekniklerin uygulanması, tarımsal üreticilerin doğru yöntemlerle eğitimi ve iklim değişikliğine yönelik adımların atılması olarak sayabiliriz. Ancak bu tedbirlerin alınabilmesi için de bölgesel birliktelikler gerekiyor. Tıpkı kooperatifleşme örneğinde olduğu gibi ortaklaşa önlemler hem çiftçilerimizin mali yükünü azaltır hem de kaynakların efektif kullanımını sağlar” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gıda arzını etkileyecek bir kayıp olmadığı yönündeki açıklamasının da önemli olduğunu ifade eden Özkan, “TASAM olarak, bu konuda çiftçilerimizin yanındayız ve her türlü desteği sunmaya hazırız. Tarımsal üretimdeki kayıpları en aza indirgemek ve üreticilerimizi desteklemek adına ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla iş birliği içerisinde hareket edeceğimizi vurgulamak isteriz” dedi.

Tarımda don felaketi aronyayı etkilemedi Haber

Tarımda don felaketi aronyayı etkilemedi

Yaşanan bu mağduriyetin çiftçileri alternatif ürünlere yönelttiğini söyleyen Dr. Aronia Kurucusu Aylin Kalafatoğlu, -40 dereceye kadar direnç gösteren aronyanın yoğun ilgi gördüğünü söyledi. İklim dengesizliklerine karşı tarımın yeni umudunun aronya olduğunu söyleyen Dr. Aronia Kurucusu Aylin Kalafatoğlu, "Soğuk iklim şartlarına son derece dayanıklı, çalı formunda bir bitki olan aronya, hem +40 derece sıcaklığa hem de -40 dereceye varan soğuklara karşı direnç gösterebiliyor. Bu sezon Türkiye genelinde yaşanan don felaketinden neredeyse hiç etkilenmemesi, aronya üreticileri olarak bizleri bir kez daha sevindirdi. Aronya, çiftçilerimiz için sürdürülebilir ve kazançlı bir alternatif haline gelmeye başladı. Üreticilerimizle sürekli iletişim hâlindeyiz. Bahçelerimizde, özellikle Polonya'dan ithal ettiğimiz uluslararası lisanslı, Avrupa Birliği fidan pasaportuna sahip ve organik sertifikalı Nero cinsi aronya fidanlarında herhangi bir don zararı yaşanmadı. Aksine, düşük sıcaklıklar meyve kalitesini daha da artırdı. Bu da aronya üretiminin ne kadar sağlam temellere dayandığını gösteriyor.Aronya yetiştiriciliği doğru toprak analiziyle seçilen arazilerde, iklim koşullarına uygun bölgelerde ve su problemi yaşanmayan alanlarda son derece verimli ve sürdürülebilir bir üretim alanı sunuyor. Biz de bu doğrultuda üreticilerimize 360 derece danışmanlık vermeye devam ediyoruz" dedi. Kalafatoğlu, "Dr. Aronia olarak danışmanlık hizmeti verdiğimiz aronya meyveleri; Avrupa Birliği (EU), Türkiye (TR) ve Rainforest Alliance (RA) gibi önemli sertifikalara sahip. Organik üretim standartlarımız sayesinde hem yurt içinde hem yurt dışında bahçe kurulumlarına devam ediyoruz. Yurt içinde profesyonel anahtar teslim nitelikli proje bazlı kendi kurduğumuz aronya bahçelerinden taze aronya meyvesi satın almaya ve işlemeye devam ediyoruz. Kalitemizle fark yaratıyor, özellikle Avrupa başta olmak üzere birçok ülkeye ihracat için hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Tarımın geleceğini artık yalnızca toprağın verimliliği değil, aynı zamanda iklim krizine karşı dayanıklılık şekillendiriyor. Aronya gibi dirençli ve katma değeri yüksek ürünlerin önemi her geçen gün artıyor" diyerek sözlerini tamamladı.

2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi Yayımlandı: Türk Sanayii İçin Hedefler İddialı Haber

2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi Yayımlandı: Türk Sanayii İçin Hedefler İddialı

Bu yılı da dahil edersek 6 yıl boyunca sanayi politikası anlamında kamunun neleri yapmayı planladığının kamuoyuyla paylaşılmış olduğu dökümanı SER Akademi Genel Müdürü Dr. Ömer Özdinç değerlendirdi. Masa başı araştırmalar, anketler, mülakatlar ve çalıştaylar sonucunda oluşturulan dokümanda beş stratejik amaç belirlenmiş: Yüksek teknoloji, Dijital Ekonomi, Yeşil Dönüşüm, Küresel Entegrasyon, Yapısal Dönüşüm. Her bir stratejik amacın alt kırılımları bazında hangi konulara odaklanılacağı ve planlanan projeler varsa onlar belirtilmiş. Ayrıca 2030’a kadar ulaşılması planlanan 20 makro hedef belirlenmiş.  SER Akademi Genel Müdürü Dr. Ömer Özdinç, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Strateji dokümanında ilk dikkatimizi çeken şey dünyadaki trendlerin büyük ölçüde gözden kaçırılmadığı ve son yıllarda öne çıkan kavramların büyük çoğunluğunun çalışmaya dahil edildiği. Bazı konularda neler yapılacağı daha somut eylemlerle izah edilirken bazısı daha muğlak bırakılmış. Bir önceki strateji belgesine göre hedeflerin somutlaştırılması öne çıkan pozitif değişikliklerden biri olurken önceki strateji dokümanında başarılamayanlara yönelik çözümlere değinilmemesi dokümanın eksiklerinden biri olarak öne çıkıyor.” Yeni Stratejide Mimari Değişikliği “Önceki strateji dokümanı Mart 2019’da yayımlanmış ve 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi olarak adlandırılmıştı. Bu tür belgeleri karşılaştırmalı olarak incelemek ve önceki strateji dokümanında hedeflenenlerin ne kadar gerçekleştiğini analiz etmek büyük önem taşıyor.” “2023 dokümanında da 5 temel amaç belirlenmişti: Yüksek Teknoloji ve İnovasyon, Dijital Dönüşüm ve Sanayi Hamlesi, Girişimcilik, Beşeri Sermaye, Altyapı. Bu dokümanda ise girişimcilik yüksek teknoloji başlığının altında konumlandırılırken altyapı ve beşeri sermaye diğer amaçların altına serpiştirilmiş. Yeni dokümanda öne çıkan husus ise yeşil dönüşüme müstakil bir başlık ayrılmasıdır. Bu da özellikle Avrupa Birliği öncülüğünde yol alan yeşil dönüşüm trendinin üst düzeyde takip edildiğini söyleyebiliriz. Altyapı başlığı yerine Yapısal Dönüşüm’ün tercih edilmiş olması da sadece fiziksel değil başta kurumlar ve kurallar olmak üzere gayrı maddi altyapının da dikkate alındığını gösteriyor.” 2023 Hedeflerinin Muhasebesi: Başarılanlar ve Başarılamayanlar Özdinç dökümanda makro hedefleri karşılaştırdığımızda bu sefer konunun daha derinlemesine ve kapsamlı çalışıldığını görebildiklerini belirterek, “Önceki dokümanda 12 makro hedef varken bu sefer 20 hedef belirlenmiş. Önceki hedeflerde ölçülmesi zor olan birkaç hedef çıkarılarak tamamı şeffaf olarak ölçülebilir hedefler belirlenmiş. Öncelikle önceki hedeflerin durumunu analiz edelim” dedi. Büyük oranda başarı sağlanan göstergeler olarak, İmalat sanayii katma değerinin GSYH içindeki payı, İmalat sanayii ihracatı Orta-yüksek teknolojili ürün ihracatı Ar-Ge insan kaynağı Girişim sermayesi yatırımları Başarı sağlanamayan göstergeler olarak da, Yüksek teknolojili ürün ihracatı (2018’e kıyasla 2023’te %140 artması hedeflenmiş, %75 artmış) İmalat sanayiinde çalışan başına katma değer (%20 artması hedeflenmiş ancak %10 artmış) Ar-Ge harcamalarının GSYH içindeki payı (%80 artması hedeflenmiş, %42 artmış) Yazılımcı sayısı (%260 artması planlanmış ancak %100 artmış) Turcorn sayısı (0’dan 10’a çıkması planlanmış, 7’ye çıkmış) sıralandı. “Performans Başarısı” ve “Öngörü Başarısızlığı” Özdinç sözlerine şöyle devam etti: “Yukarıdaki gibi dikkatli bir analiz yaptığımızda başarısız bir görüntü veren göstergelerde esasında önemli gelişimlerin sağlandığını görebiliyoruz. Aslında her bir parametrede periyodun 5 yıl olduğunu göz önünde bulundurursak önemli başarılar elde edilmiş (pandemi döneminin bu periyodun içinde olduğunu da unutmayalım). Buradaki sorun hedeflerin gerçekçi olarak belirlenmemesinde yatıyor. Çünkü 5 yıllık dönem aslında çok büyük sıçramalar kaydetmek için uzun bir dönem değil. Geçmişe yönelik istatistikler, makro düzeydeki sıçramaların asgari 10 ila 20 yıl içinde gerçekleşebildiğini gösteriyor. Bu sebeple 5-6 yıllık hedefler belirlenirken geçmiş ulusal ve uluslararası trendlerle uyumlu artış oranlarını öngörmek gerekiyor.” “Geçtiğimiz belgede planlanan bazı projelerin hayata geçtiğini de görebiliyoruz. Örneğin TOGG’un ilk teslimini yapması, Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’nın hayata geçmesi, Millî Uzay Programı’nın yayımlanması, Türkiye’nin insanlı ilk uzay misyonunun planlanması, Teknofest Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivalleri’nin gerçekleştirilmesi, Türkiye Açık Kaynak Platformu, Yapay Zekâ Enstitüsü ve Raylı Ulaşım Teknolojileri Enstitüsü gibi yeni yapıların o yıl yayımlanan dokümanda belirtildiği gibi kurulmuş olması stratejik devamlılık açısından büyük önem taşıyor.” İddialı Yeni Hedefler  Yeni hedeflere bakıldığında bazı parametrelere yönelik hedeflerin biraz iddialı olduğu izleniminin de oluştuğunu belirten Ömer Özdinç, “Örneğin imalat ihracatının 400 milyar dolara çıkması çok iddialı bir hedef. Türkiye’nin insan kaynağı kapasitesinin ve diğer altyapı bileşenlerinin bu sıçramayı desteklemesi gerekiyor. Bunun 5-6 sene gibi kısa bir sürede gerçekleşmesi biraz zor görünüyor. Orta yüksek teknoloji ihracatının 92 milyar dolardan 180’e çıkarma hedefi de yine oldukça iddialı görünüyor. Yüksek teknoloji ihracatının 6 senede 8,8 milyardan 30 milyar dolara çıkması her ne kadar daha yüksek artış oranını gerektirse de savunma sanayii ihracatında büyük sıçramalar beklendiği için gerçekleşmesi daha muhtemel görünüyor. Organize Sanayii Bölgeleri ve endüstri bölgelerinin 149.000 hektardan 350.000 hektara çıkarılması hedefi de son yıllarda yıllık 10.000 hektarın altında bir büyüme olduğu düşünüldüğünde biraz iddialı görünüyor. Bunun için birtakım radikal düzenlemelerin yapılması şart” dedi. Yeni Mega Projeler Yeni strateji belgesinde aşağıdaki mega projelerin de öngörüldüğü dikkatlerden kaçmadı: Çip, nükleer, biyoteknoloji ve petrokimya gibi stratejik alanlarda, kamu desteğiyle çok ortaklı ulusal konsorsiyumlar (ilk olarak Ulusal Çip Konsorsiyumu) kurulması, Milli Muharip Uçak KAAN’ın seri üretimine geçilmesi ve Çelik Kubbe projesi ile hava savunma sistemleri tek bir ağa entegre edilmesi, Türkçe Büyük Dil Modeli ve Yapay Zekâ Süperbilgisayar Yatırım Programı, Biyoteknoloji Üretim Programı (biyoteknolojik ilaç geliştirmeye yönelik), Ankara’da bir uzay teknoloji geliştirme bölgesi geliştirilmesi. Ayrıca uydu teknolojilerinde elde edilen Ar-Ge ve üretim kabiliyetlerini ticarileştirmek ve ulusal güvenliğe katkı sağlamak amacıyla bir millî uydu şirketi kurulması, Bilimsel kapasitenin gelişimi için HEYSEM, CEZERÎ, ARF ve BÎRÛNΠbilimsel iş birliği ağları kurulacaktır. Tersine Beyin Göçü Programı geliştirilecek, Türk Devletleri Araştırma Alanı ve İslâm Ülkeleri Araştırma Alanı yapılarının kurulması, Eski Atatürk Havalimanının olduğu bölgeye Terminal İstanbul girişimcilik kampüsü, Teşviklerde HIT-30 programının başlaması ve Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi programlarının merkezi bir rol oynamaya devam etmesi, Yerli GPS sistemi için Bölgesel Konumlama ve Zamanlama Sistemi’nin hayata geçirilmesi, Nükleer Teknopark kurulması, Ceyhan’da yaklaşık 30 milyon metrekarelik, kendi limanı olan Ceyhan Petrokimya Endüstri Bölgesi, Bilim, Teknoloji, İnovasyon, Sanayi ve Yatırım (STI³) Diplomasisinin fonksiyonel hâle getirilmesi, Ulusal Sanayi Alanları Master Planı, Mega Endüstriyel Parklar Projesi kapsamında lojistik altyapısına sahip, yeşil dönüşüme katkı sağlayan, bünyesinde veri merkezi, kuluçka merkezi, Ar-Ge merkezi, teknoloji geliştirme bölgesi, inovasyon merkezleri gibi teknolojik üslerle birlikte iş merkezleri, konut alanları, eğitim ve sosyal hizmet merkezlerini barındıran çok faktörlü bütünleşik endüstri şehirlerinin tasarlanması, Yerel Kalkınma Hamlesi Programı kapsamında, her ilden az sayıda ancak il ölçeğinde kalkınmayı hızlandırıcı etkisi yüksek öncelikli yatırım konuları belirlenmesi ve belirli çağrı dönemlerinde desteklenmesi,  Fen, teknoloji ve meslek eğitimine odaklı Sanayi ve Teknoloji Kolejleri. SER Akademi Genel Müdürü Dr. Ömer Özdinç, yukarıdaki projelerin Türkiye’nin yapısıyla sorunlarının çözümünde ve hedeflenen sıçramanın gerçekleştirilmesi için akılcı araçlar olarak öne çıktığının da altını çizdi. 

İskandinav JYSK, Türkiye'deki 5. mağazasını açtı Haber

İskandinav JYSK, Türkiye'deki 5. mağazasını açtı

Bu kapsamda 2023 yılının Mayıs ayında Türkiye pazarına giriş yapan JYSK, 1.066 metrekarelik alanda, 2.000'den fazla ürün çeşidiyle hizmet verecek Türkiye'deki 5'inci mağazasını Pendik Neomarin Alışveriş Merkezi'nde açtı. Türkiye'deki tüketicilerin İskandinav tarzı ev yaşam ürünlerine olan ilgisi her geçen gün arttığına dikkat çeken JYSK Türkiye Ülke Direktörü Fatih Tezcan, “Türkiye için bu yıl sonuna kadar 4, 5 yıl içinde ise 70’den fazla mağaza açmayı planlıyoruz. Yeni mağaza açılışımız büyüme yolculuğumuzda önemli bir adım olurken Türkiye pazarı için uzun vadeli yatırım planlarımızın da bir göstergesidir” dedi. 1979 yılında aile şirketi olarak kurulan JYSK, İskandinav tarzında ev ve yaşam ürünlerinin yanı sıra yatak ve uyku ürünlerindeki deneyimini daha çok müşterisi ile paylaşma hedefiyle Türkiye pazarındaki doğrudan yatırımlarına devam ediyor. 48 ülkede 3.500’den fazla mağazası bulunun marka, Türkiye’deki 5'inci mağazasını Pendik Neomarin Alışveriş Merkezi'nde açtı. Türkiye perakende sektörüne 2023 yılında Torium Avm ve Oasis Cadde mağazalarını açarak giren marka, Tepe Nautilius Avm ve First Avenue AVM’den sonra Türkiye'deki 5'inci mağazasını Pendik Neomarin Alışveriş Merkezi'nde açtı. Uygun fiyat, kalite ve fonksiyonelliği bir araya getiren JYSK, 1.066 metrekarelik alana yayılmış yeni mağazasında uyku ve yatak ürünlerinden mutfak gereçlerine kadar sunduğu geniş ürün yelpazesiyle ev dekorasyonunu herkes için ulaşılabilir kılarken, sektöre de yeni bir soluk kazandırıyor. "Türkiye'de Uzun Vadeli Yatırımcıyız, Büyümemiz Devam Edecek" Büyüme yolculuğunda önemli bir adımı daha geride bıraktıklarını belirten JYSK Türkiye Ülke Direktörü Fatih Tezcan, “Türkiye pazarına uzun vadeli bir yatırımcı olarak bakıyoruz ve bu yeni mağazamız stratejik büyüme planlarımızın önemli bir parçasını oluştururken, yeni istihdam olanakları sağlıyor. Doğrudan yatırımlarımız ile ülke ekonomisine katkıda bulunmaktan memnuniyet duyuyoruz. Her geçen gün artan yatırımlarımız ile müşterilerimize İskandinav tasarımını ve kalitesini daha yakından sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Müşteri memnuniyetini her zaman önceliğimiz olarak görüyoruz ve bu yeni lokasyonumuzla daha fazla müşterimizin hayatına dokunmayı hedefliyoruz. 2025 yılı içinde İstanbul dışındaki ilk mağazamızı da açmayı planlıyoruz” dedi. "Kalite, Uygun Fiyat ve Sürdürülebilirlik İlkelerimizle Büyüyoruz" Türkiye'deki müşterilerimizin ilgisi bizi çok mutlu ediyor ve bu ilgiye layık olmak için mağazalarımızı sürekli geliştiriyoruz diyen Tezcan, sözlerine şöyle devam etti:” Kalite, uygun fiyat ve sürdürülebilirlik ilkelerimiz doğrultusunda, Türkiye genelindeki mağazalarımızı en güncel konseptimizle açmaya devam edeceğiz. Bu konsept, müşterilerimizin mağaza içinde rahatça gezinebilmesini ve ürünlerimize kolayca ulaşabilmesini sağlarken, enerji tasarruflu aydınlatmamız ürünlerimizi daha çekici kılıyor. Açık kahverengi ve ahşap tonlarının hâkim olduğu nötr renk paleti ise mağazalarımızda yalın ve ferah bir atmosfer yaratıyor. Ayrıca, örnek odalarımız ve ilham veren köşelerimizle müşterilerimize farklı dekorasyon fikirleri sunuyoruz.”

Araştırmalara göre Türkiye, Avrupa’nın en kilolu ülkesi! Haber

Araştırmalara göre Türkiye, Avrupa’nın en kilolu ülkesi!

Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Can Gönen, obezitenin sadece kozmetik bir sorun olmadığını, birçok ciddi hastalığa yol açarak yaşam süresini kısalttığını belirtiyor. Buna karşın günümüzde teknoloji ve tıptaki hızlı gelişmeler sayesinde obezitede kişiye özel tedavi seçenekleri ortaya çıktığını, son yıllarda kolay uygulanabilir ve etkili yöntemlerle bu ciddi hastalıktan kurtulmanın mümkün olabildiğini vurgulayan Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Can Gönen, Türkiye’de alarm veren obezitede en yeni tedavi yöntemlerini anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.  Sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz (sedanter) yaşam tarzı gibi etkenlerle görülme sıklığı hızla artan obezite, vücutta tüm sistemleri olumsuz etkileyerek yaşam süresini kısaltan çok önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Günümüzde obezitenin 7’den 70’e dünya genelinde yaygınlaştığını belirten Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Can Gönen, “Normalin üzerinde yağ dokusu birikimi yaşam kalitesini bozmanın yanı sıra tüm sistemleri olumsuz etkileyerek tip 2 diyabet, hipertansiyon, kalp ve damar hastalıkları, kanser ve eklem sorunları gibi hastalıklara yakalanma riskini artırır ve beklenen yaşam süresini kısaltır. Araştırmalar; obezite sıklığının ülkemizde yüzde 30’un üzerine çıktığını ve Avrupa kıtasındaki en kilolu ülke konumuna geldiğimizi göstermektedir. Kadınlarda obezite, erkeklerden çok daha fazla görülmektedir” diyor. Obezitenin bir yaşam tercihi değil, tedavi edilmesi gereken ciddi bir hastalık olduğunun çok net bilinmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Gönen şöyle konuşuyor: “Ne yazık ki toplumun birçok kesiminde obezitenin kişinin kendi tercihi, öz bakım eksikliği veya umursamazlığından kaynaklandığı yönünde yaygın bir ön yargı vardır. Obeziteli bireyler bu nedenle okul, iş ve sosyal yaşamlarında çeşitli ayrımcılıklara maruz kalmakta ve çeşitli engellerle karşılaşmaktadırlar. Söz konusu ayrımcılık, hastalığının ifade edilişinde bile kendini göstermektedir. “Obez” ifadesi bir hastalık adı olarak değil, bir sıfat olarak kullanılmakta ve bu nedenle yargılayıcı, aşağılayıcı bir dil ortaya çıkmaktadır. Son yıllarda obezite hastalığının doğru şekilde ifade edilmesi ve obeziteli bireylerin ötekileştirilmemesi konusunda bir hassasiyet başlamıştır. “Önce insanım” sloganıyla başlayan bu girişimde “obeziteli birey”, “obeziteyle yaşayan birey”, “obezite hastası” gibi ifadelerin kullanılmasına özen gösterilmesi önemle vurgulanmaktadır.” Beden kitle indeksiniz 30 ve üzeri ise! Obezitenin tespitinde en yaygın olarak beden kitle indeksi (BKİ) hesaplaması kullanılıyor. Yetişkinlerde beden kitle indeksinin 30 ve üzeri olmasının obeziteye işaret ettiğini belirten Prof. Dr. Can Gönen “BKİ, bir kişinin kilogram cinsinden vücut ağırlığının metre cinsinden boyunun karesine (kg/m2) bölünmesiyle hesaplanır. Yetişkinlerde normal kabul edilen BKİ değeri 18,5-24,9 kg/m2 arasıdır. 25-29,9 olması kilo fazlalığına, 30 ve üzeri olması ise obeziteye işaret eder. Obezite derecesi de evre 1, evre 2 ve evre 3 olarak sınıflandırılır. Beden kitle indeksinin 40 ve üzerinde olması obezitenin evre 3 yani çok ciddi düzeyde olduğunu gösterir. Obezitesi etkin yöntemlerle tedavi edilerek istenen hedef kiloya yaklaşan kişiler ve obezitesi tedavi edilmemiş bireylerin uzun yıllar takip edildiği karşılaştırmalı çalışmalar bize kanser sıklığının ve yaşam süresinin obezite ile olan ilişkisini açıkça ortaya koymuştur. Obezite ile yaşayan kişilerde kanser sıklığı artmakta ve yaşam süresi kısalmaktadır” diyor.  Obezite tedavisi kişiye göre değişiyor! Bütün kronik hastalıklarda olduğu gibi obezitenin tedavisinde de hasta ve hekim işbirliğinin çok büyük önem taşıdığını belirten Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Can Gönen, “Tedavide amaç sadece kilo vermek değil, verilen kiloyu korumak, kilo artışına neden olan etkenlerden uzaklaşmak ve yaşam biçimini kalıcı olarak değiştirmek olmalıdır. Bir obezite hastasının bu hedefe ulaşabilmesini sağlamak için istekli, bilgili ve motivasyonu yüksek bir ekiple çalışılması çok önemlidir” diyor. Obezite tedavisinde diyet ve egzersizin uzun dönemde yüzde 5 düzeyinin üstünde istikrarlı bir başarıya ulaşamadığını, diyet ve egzersize eşlik eden etkin ilaç tedavilerinin ise başarı oranını yüzde 15-17’ye çıkardığını belirten Prof. Dr. Gönen “Ancak kilo kaybı kişinin diyet, egzersiz gibi yaşam şekli değişiklikleri uygulamasına, ilaç uyumuna, ilacın kullanım süresine göre farklılık göstermektedir” diye konuşuyor.  Kolay uygulanabilir ve etkin yöntemler öne çıkıyor! En az altı ay süreyle diyet, egzersiz ve ilaç tedavisi ile yeterli kilo veremeyen veya daha önce verdiği kiloyu muhafaza edemeyen hastalarda cerrahinin düşünülebileceğini ancak son yıllarda teknoloji ve tıptaki hızlı gelişmeler sayesinde endoskopik tedavilerin kolay uygulanabilir ve etkin yöntemler olarak öne çıktığını vurgulayan Prof. Dr. Can Gönen şu açıklamalarda bulunuyor: Obezite tedavisinde başlıca 2 endoskopik yöntem uygulamaktayız. Bunlar; endoskopik balon yerleştirilmesi ve endoskopik tüp mide oluşturulmasıdır (endoskopik sleeve gastroplasti). Endoskopik balon tedavisinde, endoskopik olarak mide içerisine balon yerleştirilmekte ve uygun hacime kadar şişirilmektedir. Konulan balon 6-12 ay sonra endoskopik olarak söndürülüp çıkartılmaktadır. İşlemler hasta uyurken yapılmaktadır. Bu yöntem ile yüzde 10-11 düzeyinde kilo kaybı sağlanmaktadır. Ancak kilo kaybı kişinin diyet, egzersiz ve yaşam şekli değişikliklerine göre farklılık göstermektedir. Endoskopik tüp mide oluşturulması ise daha yeni bir yöntemdir. Hasta uyutulup, endoskopik olarak mide içerisine dikişler konularak mide hacmi yüzde 70 küçültülmektedir. Bu yöntem ile yüzde 17-18 düzeyinde kilo kaybı sağlanmaktadır.” Hasta aynı gün taburcu edilebiliyor Endoskopik tüp mide yönteminin cerrahiye göre hastaya bir çok avantaj sağladığını vurgulayan Prof. Dr. Gönen “Kesi olmaması, olumsuz sonuçların (komplikasyon) az olması, ileride gerekirse diğer yöntemlerin (cerrahi dahil) yapılabilir olmaya devam etmesi, düzenli ilaç kullanım gerekliliğinin olmaması üstün tarafları olarak göze çarpmaktadır. Bu avantajları nedeni ile hem Avrupa hem Avrupa sağlık otoriteleri tarafından onaylanmış bir yöntemdir. Dünyada; diyet, egzersiz, yaşam tarzı değişikliklerine rağmen istenilen kilo kaybı sağlanamayan, BKİ 30 ve üzeri ya da 27 ve üzeri olup obezite ile ilişkili bir hastalığı olan (örneğin tip 2 diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi vb) hastalar için önerilmektedir. Endoskopik tüp mide oluşturulması, daha önce cerrahi tedavi uygulanan ancak tekrar kilo alımı olan hastalarda kurtarıcı bir tedavi olarak uygulanabilmektedir” diyor.  

Türkiye-Danimarka voleybol milli maçı Malatya’da oynanacak Haber

Türkiye-Danimarka voleybol milli maçı Malatya’da oynanacak

Malatya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ve 22 kurumdan toplam 440 sporcunun katılım gösterdiği voleybol turnuvası İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve il Emniyet Müdürlüğü tarafından oynanan final müsabakası ile sona erdi. Muhammed Ali Clay Kapalı Spor Salonunda 1 Şubat 2025 tarihinde başlayan ve 28 Mart 2025 tarihine kadar devam eden müsabakalar sonrasında kazanan İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün voleybol takımı oldu. 28 Mart 2025 Cuma günü final müsabakası sonrasında protokol konuşmaları gerçekleştirildi. Akif Üstündağ’dan Malatya’ya müjde Turnuvaya katıla bütün kurum takımlarını kutlayan Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Akif Üstündağ, memleketini çok sevdiğini ve Malatya’da olmaktan gurur duyduğunu belirti. Üstündağ, “Bir Malatyalı olarak burada sizlerle birlikte olmaktan gurur duyuyorum, memleketimle gurur duyuyorum. Rabbim geçmişte yaşadığımız depremleri bir daha bizlere yaşatmasın. Biz büyük bir milletiz, büyük bir devletiz. Malatyalılar el ele verince üstesinden gelemeyeceği hiçbir şey olamaz. Belediye Başkanımızın huzurunda yaralarımızı biran önce saracağız o eski güzel günlere tekrar döneceğiz. Buradan sizlere bir müjde vermek istiyorum. Voleybol Milli Takımı’nın Danimarka maçını bu şehirde oynayacağız. Çünkü sizin desteğe ihtiyacınız var, bizimde bu şehre hizmet etmek boynumuzun borcu. Üzerimize düşen, elimizden gelen her şeyi yapacağız. Hep birlikte Avrupa Şampiyonasının son ayağını burada izleyeceğiz. Avrupa Şampiyonasına Malatya’da gideceğiz” şeklinde konuştu. Malatya’nın her noktasında spor tesisleri yapıyoruz Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er gerçekleştirdiği konuşmada, “Büyükşehir Belediyemiz tarafından düzenlenen kurumlar arası voleybol turnuvası İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve il Emniyet Müdürlüğü arasında oynanan final müsabakası ile sona erdi. Final müsabakası oynayan her iki takımımızı da kutluyorum, tebrik ediyorum. Müsabakada 22 kurumdan 440 sporcu müsabakalarda mücadele etmiş. Burada esas olan sadece spor yapmak değil aynı zamanda dostluk ve insanların birbiriyle kaynaşmasıdır. Büyük bir deprem geçirmiş bir şehiriz. Allah’a şükürler olsun şehrimizi yeniden ayağa kaldırıyoruz. Depremin yaralarını sarıyoruz. Malatya’mıza çok büyük spor yatırımları kazandırdık bundan dolayı Gençlik ve Spor Bakanımıza teşekkür ediyorum. Malatya’nın her noktasında spor tesisleri yapıyoruz. Malatya’yı inşallah spor şehri, kütüphaneler şehri yapacağız.  Ayrıca Türkiye Voleybol Federasyonu Başkanı hemşehrimiz Mehmet Akif Üstündağ’a teşekkür ediyorum. Çok güzel bir müjdeyi bizlere verdi. Bu turnuvanın düzenlenmesinde emeği geçen bütün kurumlarımıza, hocalarımıza tekrar teşekkür ediyorum” dedi. Gerçekleştirilen konuşmalar sonrasında turnuvaya katılarak dereceye gire kurum takımlarına çeşitli hediyeler verildi.

Türkiye seramik sektöründe marka ülke haline geldi Haber

Türkiye seramik sektöründe marka ülke haline geldi

Isvea Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Çenesiz, Türkiye’nin seramik sektöründe ürün çeşitliliği, kalitesi ve tasarım gücüyle marka ülkelerden biri haline geldiğini, ürün gamı ve kalitesiyle İtalya’yla yarışır hale geldiklerini söyledi. Türkiye’nin fiyat rekabetiyle ayakta kalamayacağını gördüğünü ifade eden Çenesiz, “Sektörde özellikli ürünlere yönelik yatırımlar artıyor; daha az su tüketen, daha yeni yıkama özellikleri sunan, hijyenik açıdan çok daha farklı ürünler geliştiriliyor. Artık bu alanda Türk markaları Avrupalı oyuncularla eş değer olarak görülüyor” dedi. “Hammaddeyi yüksek kaliteli, katma değeri yüksek ürün haline getiren bir ülke olduk” diyen Çenesiz, Türkiye’nin artık katma değer zincirinin sadece ekonomik tarafında olmadığını, sahip olduğunu güçlü teknolojiyi ortaya koyarak pahalı ürünler üretmeye başladığını söyledi. Yeni pazarlara açılıyoruz Isvea olarak geçen hafta katıldıkları vitrifiye seramik sektörünün en önemli fuarı olan ISH Frankfurt’ta bu ilgiye tanık olduklarını ifade eden Çenesiz, bu sayede Uzak Doğu’dan Güney Amerika’ya uzanan birçok yeni pazara açılarak ihracatlarını artırdıklarını söyledi. “Isvea tam manasıyla ihracatçı bir firma. Orta ve orta üst grup segmentlerinde ihracat yapıyor” diyen Çenesiz, Isvea’nın Avrupa’nın geleceğinde yer edindiğini ifade ederek, “Gerek ülkemizin şartları gerek Isvea’nın kendi özel ürün gamı bizi bu hedefe ulaştırdı. Geçtiğimiz sene gerçekten ciddi bir ihracat büyümesi yaptık. Ülkemizin ihracat rakamlarının pek büyümediği bir dönem olan 2024 yılında seramik sağlık gereçleri ihracatında, sektör ortalamasının üzerinde bir büyümeyle, yüzde 10 civarında büyüdük. Bu yıla da iyi başladık ve büyümeye devam ediyoruz” diye konuştu. Çenesiz, ihracatı artıracak yeni anlaşmalar yaptıklarını, özellikle ABD’yle ilgili pozitif gelişmeler olduğunu söyledi. ABD Başkanı Trump’ın söylem ve eylemlerinin Türk firmalarına avantaj sağladığını belirten Çenesiz, “Durgun geçen 1-1,5 yıldan sonra çok lineer şekilde yükselecek 2-2,5 yıllık bir dönem bekliyoruz. Son iki yılda yaptığımız yatırımlarla artan talebi karşılamaya hazırız” diye konuştu. Yatırımlarımızı tamamladık Isvea olarak son iki yılda çok fazla yatırım yaptıklarını söyleyen Çenesiz, Çorum’daki beş üretim tesislerinin tamamında modernizasyon yatırımlarını tamamladıklarını, yenilenebilir enerji ve çevre yatırımlarına da devam ettiklerini söyledi. Yeşil dönüşüm çalışmalarını sürdürdüklerini söyleyen Çenesiz, bu alandaki yatırımlarının bir kısmını devreye aldıklarını, Isvea’nın tüm enerji tüketimini yeşil enerjiden sağlayacak yatırımı da bu yıl içerisinde tamamlayacaklarını söyledi. Dünyada ilk olacak Doğal kaynakları daha az tüketmek amacıyla çok ciddi bir geri dönüşüm tesisi kurduklarını müjdeleyen Çenesiz, “Bütün ürün ve endüstriyel atıklarımızı üretimde kullanabilecek şekilde bir tesis kuracağız ve bunu kendi hammaddemizi, yani doğal kaynak tüketimimizi azaltacak şekilde kullanacağız. Bu da bizi bir anda çok daha farklı bir pozisyona getirecek” dedi. Çenesiz sözlerine, “Özellikle karbon tüketiminde dramatik düşüşler yapacak Ar-Ge çalışmalarımız sürüyor. Önümüzdeki günlerde bunu sizlerle gururla paylaşacağız. Çünkü dünyada ilk olacak” diye devam etti. Yılın ikinci yarısında büyümeyi hissedeceğiz Sektörün yıl haritasını çizen Çenesiz, “Önümüzdeki üç ay bir dengelenme dönemi, yılın ikinci yarısı ise hem yurt içi hem de yurt dışında büyümeyi hissedeceğimiz bir dönem olacak” diye konuştu. Çenesiz’e göre bu büyümenin en büyük itici güçlerinden biri konut projeleri olacak. “Türkiye genelinde bir konut hamlesinin gerekli olduğunu özel sektörün de bu konuda desteklenmesi gerektiğini ve özellikle arsa üretiminde birtakım çözümler bulunarak ülkemizin kira enflasyonunun belinin kırılması için hızlı bir şekilde konut üretmesi gerektiğini düşünüyoruz” diyen Çenesiz, benzer bir durumun Avrupa açısından da söz konusu olduğunu, Avrupa Birliği'nde tekrar büyüme ihtiyacının oluşması ve onlarda da benzer kira artış sorunlarının yaşanmasının Avrupa'nın tüm ülkelerinde konut arzını oluşturduğunu söyledi. Ancak Çenesiz’e göre ihracatı sürdürülebilir kılmanın ve Türkiye’nin rekabet gücünü korumanın tek yolu, döviz kurunda üretici enflasyonuna paralel bir yükselişin yaşanması. Çenesiz, kurda ÜFE’ye paralel bir artış gerçekleşmemesi durumunda ihracatın azalmakla kalmayacağı, ithalatın da artacağı uyarısında bulundu.

Bakan Göktaş, Azerbaycan'dan gelen şehit çocuklarıyla buluştu Haber

Bakan Göktaş, Azerbaycan'dan gelen şehit çocuklarıyla buluştu

Bakan Göktaş, Azerbaycan'da faaliyet gösteren, "Zafer Şehit Aileleri Destek İçtimai Birliği"nin koordinasyonunda, Türk dünyası halkları, özellikle şehit aileleri arasında ilişkilerin ve birliğin güçlendirilmesi, ortak değerlerin tanıtılması amacıyla bir dizi etkinliğe katılmak üzere Türkiye'ye gelen şehit çocuklarını, Bakanlık Toplantı Salonu'nda ağırladı. Göktaş, şehitlerin emaneti çocukları ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Sizler Azerbaycan'ın kahraman evlatlarının bizlere emanetisiniz. Sizlerle beraber olmak, burada misafir etmek bizler için çok çok kıymetli." dedi. Türkiye ile Azerbaycan'ın kardeşliğine ve beraberliğine vurgu yapan Göktaş,"Türkiye ile Azerbaycan olarak biz her zaman gönül gönüle iki ülkeyiz. Aynı köklerden besleniyoruz. Sevincimizde de hüznümüzde de bir oluyoruz. Bu ziyaretler ülkelerimiz arasındaki kardeşliği, dostluğu, dayanışmayı daha da pekiştiriyor." diye konuştu. Ziyaretlerinden dolayı çocuklara teşekkürlerini ileten Göktaş, Türkiye'den güzel anılarla, yeni kardeşlik hikayeleriyle dönmeleri temennisinde bulundu. Zafer Şehit Aileleri Destek İçtimai Birliği Başkanı Sevinç Alizade Asgerhan da Bakan Göktaş'a teşekkürlerini ileterek, Karabağ'daki şehitler ve şehit çocuklarına ilişkin bilgi verdi. Bakan Göktaş, çocuklarla bir süre sohbet etti, hatıra fotoğrafı çektirdi. Bakan Göktaş'tan ziyarete ilişkin paylaşım Bakan Göktaş, ziyarete ilişkin sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımda şunları kaydetti: "Karabağ'da şehit düşen kahraman soydaşlarımızın bizlere emaneti kıymetli evlatlarımızı Bakanlığımızda ağırladık. Vatanlarını korumak uğruna canlarını feda eden babalarının asaletini yüzlerinde taşıyan bu çocuklar, sorumluluğumuzun büyüklüğünü bir kez daha hatırlattı. Onlar, bir milletin onuru, mazlum bir coğrafyanın umududur. Bizler de onların yanında durmaya, hayallerine ulaşmaları için kendilerini desteklemeye devam edeceğiz."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.