Hava Durumu

#Türkiye

Kapsül Haber Ajansı - Türkiye haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türkiye haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

2030 yılında Türk kadınlarının yarısı, erkeklerin ise üçte biri obez olacak Haber

2030 yılında Türk kadınlarının yarısı, erkeklerin ise üçte biri obez olacak

Acıbadem Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Murat Baş, obezitenin sadece bireysel yemek tercihleriyle açıklanamayacak kadar karmaşık bir sorun olduğunu belirterek, “Kentleşme, teknolojik ilerlemeler, ekonomik eşitsizlikler ve gıda endüstrisinin yapısı, tüm dünya genelinde obezite oranlarının artmasında büyük rol oynuyor. Gündelik hareketliliğin azalması, ucuz ve sağlıksız gıdalara erişim kolaylığı, obeziteyi kaçınılmaz hale getiriyor” diyor.  Çocukluk çağı obezitesi iki katından fazla arttı Prof. Dr. Murat Baş, “Son 30 yılda çocuklarda obezite oranları iki katından fazla arttı. Bu durum, gelecekte kalp hastalıkları, diyabet ve diğer kronik hastalıkların da yaygınlaşacağını gösteriyor. Sadece bireysel çözümlerle değil, toplumsal ve politikalarla müdahale edilmesi gerekiyor” diyor. Türkiye'de obezite oranları alarm veriyor Türkiye, Avrupa’da kadınlarda en yüksek, erkeklerde ise beşinci en yüksek obezite oranına sahip ülkeler arasında. 1975'te yüzde 8.6 olan obezite oranı, 2016'da yüzde 32.1'e yükseldi. Prof. Dr. Murat Baş, “1961'de Türkiye'de kişi başına düşen günlük enerji alımı 2.955 kaloriydi. Bugün bu rakam 3.925 kalorinin üzerine çıkmış durumda. Ultra işlenmiş gıdalar ve şekerli içecekler obezitenin en temel sebeplerinden biri haline geldi” şeklinde konuşuyor.  Obeziteyle mücadelede bireysel farkındalığın ötesinde sistemsel değişimlerin şart olduğunu belirten Prof. Dr. Murat Baş, “Sağlık sistemleri, obeziteyle yaşayan bireylere daha iyi hizmet sunacak şekilde geliştirilmeli. İşlenmiş gıdaların tüketimini azaltacak politikalar uygulanmalı, sağlıklı besinlere erişim kolaylaştırılmalı. Kent planlaması fiziksel aktiviteyi teşvik edecek şekilde yapılmalı, yürüyüş yolları ve yeşil alanlar artırılmalı. Ayrıca, obeziteye dair toplumsal damgalama ile mücadele edilmelidir. Obezite bireysel bir sorun değil, sistemsel bir krizdir. Bireyleri suçlamaktan öteye geçerek sağlıklı bir gelecek inşa etmeliyiz” diyerek herkesi bu konuda duyarlı olmaya çağırdı. Obeziteyi besleyen modern yaşam Günümüzde fiziksel aktivitenin azalması, sağlıksız beslenme alışkanlıklarının yaygınlaşması ve yüksek kalorili gıdaların kolay ulaşılabilir olması obezitenin temel nedenleri arasında yer alıyor. Masa başı işler, motorlu araç kullanımının artması ve dijitalleşmenin yaygınlaşması günlük hareketliliği ciddi şekilde azaltıyor. Bunun yanında, sağlıklı gıdaların yüksek maliyeti düşük gelirli bireyleri daha ucuz, işlenmiş ve yüksek kalorili gıdalara yönelttiğine dikkat çeken Prof. Dr. Murat Baş, “Fast food tüketimindeki artış, yüksek şeker ve doymuş yağ içeren işlenmiş gıdaların yaygınlaşması, gençler ve çocuklar başta olmak üzere tüm toplumu etkiliyor. Bu gıdalar vücuda fazla enerji alımına neden olarak kilo artışına yol açarken, aynı zamanda bağırsak mikrobiyotasını bozarak sindirim sağlığını da olumsuz etkiliyor. Ayrıca şekerli içeceklerin tüketimi de obeziteyi tetikleyen önemli faktörlerden biri. Türkiye’de kişi başına yıllık şekerli içecek tüketimi 160 litreye ulaşarak dünya ortalamasının neredeyse iki katına çıkmış durumda” diyor.  Obezite konusunda sıkça tartışılan bir konu da genetik yatkınlığın rolü. Bazı bireylerin genetik olarak kilo almaya daha eğilimli olabildiklerini söyleyen Prof. Dr. Murat Baş, “Ancak yapılan araştırmalar, çevresel faktörlerin genetik yatkınlığı tetiklediğini gösteriyor. Yani genetik faktörler tek başına belirleyici değil; sağlıksız bir beslenme düzeni ve hareketsiz yaşam tarzı, obezitenin esas sebepleri arasında yer alıyor. Obezite sadece bireylerin sağlığını değil, küresel ekonomiyi de tehdit eden bir halk sağlığı krizi haline geldi. OECD raporları, obezitenin sağlık harcamalarını yılda %8 oranında artırdığını ve üretkenlik kaybına neden olduğunu ortaya koyuyor” şeklinde sözlerini sürdürüyor.  Türkiye’de obezite gerçeği Prof. Dr. Murat Baş, Türkiye’nin de obezite krizinden ciddi şekilde etkilendiğine dikkat çekiyor: “1975’te %8.6 olan obezite oranı, 2016’da %32.1’e çıkarak dört katına yükseldi. Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminlerine göre, 2030 yılına kadar Türk kadınlarının yarısı, erkeklerin ise üçte biri obez olacak. Türkiye, Avrupa’da kadınlarda en yüksek, erkeklerde ise beşinci sırada yer alıyor. Bu dramatik artış, yalnızca bireylerin yaşam kalitesini değil, sağlık sistemini ve ülke ekonomisini tehdit eden bir halk sağlığı krizine işaret ediyor. Türkiye’de her 100.000 ölümden 84’ünün obeziteyle ilişkili olduğu bildiriliyor. Bu oran, küresel ortalamanın neredeyse iki katı….”

Türkiye, sağlık turizminde küresel güç olma yolunda ilerliyor Haber

Türkiye, sağlık turizminde küresel güç olma yolunda ilerliyor

Türkiye, modern sağlık altyapısı, deneyimli hekim kadrosu ve uygun maliyetleriyle dünya sağlık turizminin yükselen yıldızlarından biri haline geldi. Kadın Doğum Uzmanı Op. Dr. Mehmet Bekir Şen, Türkiye’nin sağlık turizmindeki konumunu değerlendirerek, sektörün avantajlarını ve gelecekteki potansiyelini anlattı. TÜRKİYE, SAĞLIK TURİZMİNDE ÖNE ÇIKIYOR Son yıllarda Türkiye, sağlık turizmi alanında önemli bir ivme kazandı. Özellikle Birleşik Krallık, Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Amerika’dan gelen hastalar, gelişmiş sağlık hizmetlerinden yararlanmak için Türkiye’yi tercih ediyor. İstanbul ve Antalya başta olmak üzere birçok şehirde A+ hastaneler, ileri teknolojiye sahip tıbbi cihazlar ve uluslararası akreditasyona sahip uzman doktorlar, hastalara dünya standartlarında tedavi imkanı sunuyor. Op. Dr. Mehmet Bekir Şen, Türkiye’yi sağlık turizminde öne çıkaran faktörleri şu şekilde sıralıyor:                •             Modern ve tam donanımlı hastaneler                •             Alanında uzman, uluslararası akreditasyona sahip doktorlar                •             Kısa bekleme süreleri ve hızlı tedavi süreçleri                •             Avrupa ve ABD’ye kıyasla çok daha uygun maliyetli sağlık hizmetleri                •             Konaklama, ulaşım, tercüman desteği gibi özel sağlık turizmi paketleri Bu avantajlar sayesinde Türkiye, özellikle estetik cerrahi, diş tedavileri, saç ekimi, obezite cerrahisi, göz sağlığı, kanser tedavileri ve organ nakli gibi alanlarda dünyanın önde gelen sağlık destinasyonlarından biri haline geldi. EN ÇOK HANGİ ÜLKELERDEN HASTA GELİYOR? Türkiye, sağlık turizmi kapsamında İngiltere, İrlanda, Almanya, Birleşik Arap Emirlikleri, ABD, Kanada, Katar ve Suudi Arabistan’dan yoğun talep alıyor. Özellikle İngiltere ve Almanya gibi Avrupa ülkelerinden gelen hastalar, kendi ülkelerindeki yüksek maliyetler ve uzun bekleme süreleri nedeniyle Türkiye’de tedavi olmayı tercih ediyor. Op. Dr. Mehmet Bekir Şen, en çok talep edilen sağlık hizmetleri hakkında şu bilgileri paylaştı:                •             Estetik ve Plastik Cerrahi → Yüz germe, burun estetiği, meme estetiği, liposuction, genital estetik                •             Diş Sağlığı → İmplant tedavileri, gülüş tasarımı, lamine kaplamalar                •             Saç Ekimi → FUE ve DHI teknikleriyle saç ekimi                •             Obezite Cerrahisi → Mide küçültme ameliyatları                •             Göz Sağlığı → Lazer göz ameliyatları, akıllı mercek uygulamaları                •             Onkoloji → Kanser tedavileri ve ileri düzey cerrahiler                •             Organ Nakli → Böbrek ve karaciğer transplantasyonları TÜRKİYE’NİN SAĞLIK TURİZMİNDE DAHA GÜÇLÜ OLMASI İÇİN ATILMASI GEREKEN ADIMLAR Türkiye’nin sağlık turizmi alanındaki liderliğini daha da sağlamlaştırması için uluslararası tanıtım ve marka bilinirliğinin artırılması gerektiğini belirten Op. Dr. Mehmet Bekir Şen, şu noktalara dikkat çekiyor:                •             Küresel sağlık platformlarında daha fazla yer almak ve uluslararası sağlık fuarlarına katılımı artırmak                •             Sağlık turizmine yönelik vize ve ulaşım kolaylıkları sağlamak                •             Hastanelerin uluslararası sağlık akreditasyonlarını yaygınlaştırması                •             Yabancı hastalar için hasta destek sistemlerinin güçlendirilmesi (tercüman desteği, hasta danışmanları vb.)                •             Komplikasyon sigortalarının devreye sokulması GELECEKTE SAĞLIK TURİZMİNDE NELER DEĞİŞECEK? Op. Dr. Mehmet Bekir Şen, önümüzdeki yıllarda sağlık turizminde robotik cerrahi ve yapay zeka destekli tıbbi çözümlerin yaygınlaşacağını belirtiyor. Uzman doktorlar, gelişmiş robot teknolojileriyle kıtalar arası operasyonlar gerçekleştirebilecek. Ayrıca, dijital sağlık hizmetleri hız kazanacak ve online doktor görüşmeleri, uzaktan takip sistemleri daha da yaygınlaşacak. Türkiye’nin devlet destekleri ile sağlık turizmi alanında büyümeye devam edeceğini belirten Op. Dr. Mehmet Bekir Şen, hasta memnuniyetine yönelik kişiselleştirilmiş tedavi hizmetlerinin de giderek önem kazanacağını vurguluyor. TÜRKİYE, KÜRESEL SAĞLIK TURİZMİNDE ZİRVEYE OYNUYOR Türkiye, modern sağlık altyapısı, deneyimli doktor kadrosu ve maliyet avantajlarıyla sağlık turizminde lider ülkeler arasında yer almaya devam ediyor. Estetik cerrahiden kanser tedavisine kadar geniş bir sağlık hizmeti yelpazesi sunan Türkiye, önümüzdeki yıllarda dijital sağlık çözümleri, robotik cerrahi ve uluslararası yatırımlarla küresel sağlık turizmi pazarındaki gücünü daha da artıracak.

Türkiye Avrupa’da obezitede ilk sırada Haber

Türkiye Avrupa’da obezitede ilk sırada

Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı, 4 Mart Dünya Obezite Günü dolayısıyla "Sağlıkla Geleceğe Yürüyen Şehirler Paneli"ne ev sahipliği yaptı. Etkinlikte, obezitenin sağlık üzerindeki etkileri ve alınabilecek önlemler ele alındı. "Obezite, Kalp Damar Hastalıklarının En Büyük Nedenlerinden Biri" Panelde konuşan TOBB ETÜ Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Bozbaş, "Obezite, dünya genelinde hızla yayılan bir epidemi haline geldi ve halk sağlığı üzerinde ciddi tehdit oluşturuyor" dedi. Kalp ve damar hastalıklarının uzun yıllardır en yaygın ölüm sebepleri arasında yer aldığını vurgulayan Bozbaş, "Vücut kitle indeksi (VKİ) 30 kg/m²’yi aşan bireyler obez kabul edilir. Araştırmalar, kilo arttıkça ölüm oranının da yükseldiğini gösteriyor" ifadelerini kullandı. Obezitenin küresel bir sağlık krizi olduğuna dikkat çeken Bozbaş, "Son 40 yılda obezite oranı iki katına çıktı. Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin raporuna göre Türkiye, Avrupa’da en yüksek obezite oranına sahip ülke konumunda. Ülkemizde erişkin nüfusun yüzde 32’si obez"  dedi. Çocukluk Çağı Obezitesi Alarm Veriyor Çocukluk çağında başlayan obezitenin yetişkinlikte de devam ettiğini belirten Prof. Dr. Bozbaş, özellikle 2-6 yaş arasındaki çocuklarda aşırı kilo alımının önüne geçilmesi gerektiğini vurguladı. Prof. Bozbaş, "Sağlıklı beslenme alışkanlıkları küçük yaşta kazanılmalı, aileler bu konuda daha bilinçli hareket etmeli" şeklinde konuştu. Sağlıklı Yaşam İçin Egzersiz Şart Sigara kullanımının kötü bir örnek teşkil ettiğini belirten Bozbaş, "Nasıl ki sigara içerek çocuklara olumsuz bir rol model oluyorsak, düzenli egzersiz yaparak ve ideal kilomuzu koruyarak iyi bir örnek olabiliriz" uyarısını yaptı. Obezite Önlenebilir ve Tedavi Edilebilir Obezitenin kontrol altına alınabileceğini belirten Prof. Dr. Bozbaş, "Doğru beslenme ve aktif yaşam tarzı ile çoğu zaman ilaç tedavisine bile gerek kalmadan obezite önlenebilir. Kalp sağlığımızı korumak için ideal kilomuzu korumak büyük önem taşıyor" dedi.

BYD’nin Teknoloji Devi TANG Türkiye’de Satışa Sunuldu Haber

BYD’nin Teknoloji Devi TANG Türkiye’de Satışa Sunuldu

BYD Türkiye’nin yoğun ilgi gören ürün yelpazesine, markanın amiral gemisi SUV modeli TANG katıldı. 7 kişilik elektrikli, dört tekerden çekişli E segment SUV modeli TANG, en üst donanım seviyesi “Flagship” ile lansmana özel olarak 3.675.000 TL’lik fiyatla satışa sunuldu. Geniş iç hacmi, dikkat çeken tasarımı ve gelişmiş elektrikli araç teknolojileriyle öne çıkan teknoloji devi BYD TANG, Mart ayının ilk haftasından itibaren BYD Showroomlarında yerini alacak. 380 kW (517 HP) güç üreten çift elektrik motoru BYD TANG, 7 koltuklu ferah iç tasarımı, gelişmiş elektrikli motor teknolojisi ile hem bireysel kullanıcılar hem de aileler için ideal bir SUV olarak öne çıkıyor. 108.8 kWsa kapasiteli devrim niteliğindeki Blade Batarya teknolojisiyle donatılan araç, 530 km’ye kadar karma sürüş menzili sağlıyor. Mevcut ürün gamındaki en uzun menzilli model olmasının yanı sıra, 170 kW DC şarj desteğiyle BYD Türkiye’nin ürün gamındaki en yüksek şarj kapasitesine sahip model konumunda. BYD TANG, çift elektrik motoru ve dört tekerlekten çekiş sistemiyle 380 kW (517 HP) güç üreterek dinamik bir sürüş deneyimi sunuyor. 0-100 km/s hızlanmasını yalnızca 4.9 saniyede tamamlayan BYD TANG, hem şehir içi kullanıma hem de uzun yolculuklara uygun akıllı bir seçenek olarak öne çıkıyor. Geleneksel lityum-iyon bataryalara kıyasla daha yüksek güvenlik ve dayanıklılık seviyeleri sunan Blade Batarya, yüzde 30’dan yüzde 80’e sadece 30 dakikada şarj olabiliyor. Ayrıca, DiSus-C Akıllı Süspansiyon Kontrolü, farklı sürüş modlarıyla performans ve konforu bir araya getiriyor. Yol koşullarını analiz eden sistem, süspansiyon sertliğini otomatik ayarlayarak her zeminde üstün sürüş konforu ve yolculuk deneyimi sağlıyor. Zarafet ve estetiği bir araya getiren 7 kişilik SUV BYD TANG, zarif ve modern tasarım çizgileriyle estetik bir duruş sergiliyor. BYD’nin “Ejderha Yüzü” tasarım dili, BYD TANG’a güçlü ve etkileyici bir görünüm kazandırıyor.  Ön bölümde BYD logosunu taşıyan karakteristik panel ve keskin hatlara sahip yeni nesil LED farlar güçlü bir duruş sergiliyor. Gövde tasarımında ise akıcı ve sade çizgiler, özenle işlenmiş detaylarla birleşerek modern ve şık bir görünüm sunuyor. 21 inçlik alüminyum alaşımlı iki renkli jantlar ise BYD TANG’ın güçlü ve zarif tasarımını tamamlıyor. 4970 mm uzunluk, 1955 mm genişlik ve 1745 mm yükseklik ölçüleriyle teknoloji devi BYD TANG, üç sıra koltuk düzeninde yedi kişiye kadar geniş bir oturma alanı sunuyor. Böylece, yaşam tarzına odaklı bireyler, çiftler ve geniş aileler için ideal bir seçenek haline geliyor.  Türkiye’de Antrasit Gri, Saf Beyaz ve İnci Siyahı renk seçenekleriyle satışa çıkacak olan BYD TANG’ın iç mekanında ise şık ve sofistike bir atmosfer yaratan taba renkli Nappa deri döşeme rengi tercih ediliyor.  İç mekanında da “amiral gemisi” standartları  BYD TANG, dış tasarımındaki amiral gemisi şıklığını, iç mekânda sunulan üst düzey konfor ve donanımlarla tamamlıyor. Flagship donanım seviyesiyle sunulan TANG, yüksek standartlarıyla fark yaratıyor. Elektrikli, hafızalı, ısıtmalı ve masaj fonksiyonlu ön koltukları, üç sıra oturma düzeni ve premium detaylarıyla BYD TANG, konforu ve işlevselliği bir arada sunuyor. Ayrıca, açılabilir panoramik cam tavan geniş bir görüş açısı sunarak yolculuklara daha aydınlık ve ferah bir sürüş deneyimi sunuyor. BYD Akıllı Kokpit Sistemi, bilgi-eğlence deneyimini üst seviyeye taşıyor. 15.6 inç döndürülebilir dokunmatik ekranı, 12.3 inç dijital gösterge paneli ve Qualcomm’un en gelişmiş cep telefonlarında da kullanılan Snapdragon SA8155 çip seti ve BYD UI 5.0 kullanıcı arayüzü ile multimedya ekranında eşsiz grafikler sunarken, etkileyici bir deneyim vaat ediyor. Dynaudio'nun 12 hoparlörlü premium ses sistemi, zengin ve yüksek kaliteli bir müzik deneyimi sunarken, üç bölgeli otomatik klima sistemi ise her yolcunun ideal sıcaklıkta seyahat etmesini sağlıyor. BYD TANG, geniş iç hacmiyle farklı kullanım senaryolarına da uyum sağlıyor. 7 koltuklu kullanımda 235 litre, 5 koltuklu kullanımda 940 litre ve tüm arka koltuklar yatırıldığında 1.655 litreye ulaşan geniş bir bagaj kapasitesi sunuyor. Ayak hareketi ile açılabilen elektrikli bagaj kapağı, pratik bir kullanım sağlarken, gizli arka silecek tasarımı ise aracın şık ve modern görünümünü tamamlıyor. Ayrıca BYD Türkiye, kullanıcı deneyimini geliştirmek amacıyla bağlantılı servisleriyle birlikte BYD Mobil Uygulamasını hayata geçirdi. Bu yenilikçi akıllı telefon uygulaması, Türkiye’deki BYD sahiplerine bağlantılı araç teknolojilerinin sunduğu konforu yaşatırken, dijital deneyimi de üst seviyeye taşıyor. Tüm BYD modellerinde olduğu gibi TANG modelinde de kullanılabilen uygulama, kullanıcı dostu arayüzü sayesinde uzaktan araç kontrolünü pratikleştirerek otomobil deneyimini daha akıllı ve keyifli hale getiriyor. Araçlarıyla uzaktan bağlantı kuran kullanıcılar, BYD’lerinin menzil ve şarj durumunu anlık olarak takip edebiliyor, şarj sürecini izleyebiliyor. Kapılar, camlar, cam tavan, kaput ve bagajın açık olup olmadığını kontrol ederek gerektiğinde uzaktan müdahale edebiliyor. Bunun yanı sıra klima, koltuk ısıtma ve soğutma, direksiyon ısıtma, farlar, dörtlü flaşörler ve korna gibi işlevler de yönetilebiliyor. Ayrıca araç kilitleme ve çalıştırma gibi temel fonksiyonlar tek dokunuşla kontrol edilebiliyor. Buna ek olarak, araç konumu, kilometre bilgileri ve lastik basıncı gibi kritik bilgiler de anlık olarak görüntülenebiliyor. Sürücüler ve yolcular için üst düzey güvenlik donanımları BYD’nin ileri düzey güvenlik teknolojileriyle donatılan TANG, Euro NCAP testlerinden 5 yıldız alarak en yüksek güvenlik standartlarını karşılıyor. Gelişmiş sürüş destek sistemleri arasında Sürücü Yorgunluk Algılama Sistemi (Kamera sistemi ile) (DFM), Adaptif ve Akıllı Hız Sabitleme Sistemi, Akıllı Hız Limit Bilgilendirme ve Kontrol Sistemi, Şerit Takip ve Şerit Değiştirme Asistanı, Kör Nokta Algılama Sistemi, Kapı Açma Uyarısı, Trafik İşareti Algılama Sistemi ve Otonom Acil Durum Freni yer alıyor. Ayrıca, Çekiş Kontrol Sistemi, Yokuş İniş Kontrolü, Ön ve Arka Çapraz Trafik Uyarı Sistemleri gibi donanımlarıyla hem sürücüler hem de yolcular için üstün bir güvenlik deneyimi sunuyor.

TASAM, sürdürülebilir çözümlerle tarımsal üretimin geleceğine yön verecek Haber

TASAM, sürdürülebilir çözümlerle tarımsal üretimin geleceğine yön verecek

Tarımsal araştırma ve geliştirme faaliyetlerini destekleyerek, Türkiye’nin tarımsal üretim kapasitesini artırmak ve sektörün rekabet gücünü güçlendirmek misyonuyla yola çıkan TASAM; Türkiye’yi dünyanın önde gelen tarım ülkeleri arasına taşımayı ve inovasyon odaklı, sürdürülebilir bir tarım sektörü oluşturmayı hedefliyor. Derneğin 3. toplantısı gerçekleştirilirken, TASAM Başkanı Ali Özkan toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin tarım sektörünün geleceğini şekillendirmeye yönelik önemli adımlar atmayı hedeflediklerini söyledi. Başkan Özkan, ülkemizin tarım potansiyelinin farkında olduklarını ve bu potansiyeli en verimli şekilde kullanabilmek için tarımsal araştırma ve geliştirme faaliyetlerine öncelik vereceklerini ifade etti. “Doğru ve gerçekçi bilgilerle, ülkemizdeki tarımsal gelişime katkı sağlamayı amaçlıyoruz” Özkan, “Bilindiği üzere ülkemiz, geniş coğrafyasında iklimi, doğası ve verimli toprakları ile son derece zengin bir tarımsal üretim potansiyeline sahiptir. Sahip olduğu bu tarım potansiyeli ve coğrafi çeşitlilik ile Türkiye, dünya tarımında da önemli bir konumda yer alıyor.  Ancak tarım sektörünün karşı karşıya olduğu zorluklar ve değişen dünya dinamikleri, yenilikçi ve sürdürülebilir yaklaşımlar geliştirmemizi zorunlu kılmaktadır. İşte bu noktada TASAM olarak, bizler çalışmalarımız ile yeni bir anlayış ortaya koymak istiyoruz. Bu çerçevede derneğimizin misyonu; tarımsal araştırma ve geliştirme faaliyetlerini destekleyerek, sektörün rekabet gücünü artırmak ve Türkiye'nin tarımsal üretim kapasitesini geliştirmektir. Vizyonumuz ise ülkemizi, dünyanın önde gelen tarım ülkeleri arasına taşımak ve inovasyon odaklı, sürdürülebilir ve rekabetçi bir tarım sektörü oluşturmak üzerine kuruludur. Bu hedefe ulaşmak için sadece akademisyenlerle değil, aynı zamanda tarım sektöründe çalışan ve bu işin içinde olan, yani işinin ehli olan tüm paydaşlarımızla birlikte, ortak akılltara ilerleyeceğiz. Doğru ve gerçekçi bilgileri ortaya koyarak, ülkemizdeki tarımsal gelişime katkı sağlamayı amaçlıyoruz” dedi. “Geniş bir yelpazede faaliyet göstereceğiz” “TASAM'ın kurumsal yapısı, tarım sektörünün farklı alanlarında uzmanlaşmış deneyimli akademisyenler, araştırmacılar ve sektör temsilcilerinden oluşan güçlü bir kadroya sahiptir” diyen Özkan, “Şeffaflık, hesap verebilirlik ve etik değerlere dayalı olarak çalışmalarımızı yürüteceğiz ve üyelerimizin, paydaşlarımızın görüş ve önerilerini her zaman önemsiyor olacağız. Çalışma alanlarımız ve öncelikli konularımız arasında sürdürülebilir tarım, tarımsal teknolojiler, gıda güvenliği ve tarımsal pazarlama yer almaktadır. Su kaynaklarının verimli kullanımı, iklim değişikliğine uyum sağlama, dijital tarım uygulamaları, gıda güvenliği ve tarımsal ürünlerin uluslararası pazarlara erişimi gibi konulara odaklanarak, sektördeki yenilikçi ve sürdürülebilir çözümler geliştirmeyi hedefliyoruz. Paydaşlarımız ve iş birliklerimiz kapsamında, üniversitelerle, tarımsal işletmelerle, uluslararası kuruluşlarla, Tarım Bakanlığı ile ve sivil toplum kuruluşları ile ortak projeler yürüteceğiz. Bu iş birlikleri sayesinde, bilgi ve deneyim paylaşımında bulunarak, tarım sektörünün gelişimine katkı sağlayacağız. Ayrıca derneğimiz bünyesinde oluşturduğumuz çeşitli çalışma komisyonları ile sebze, meyve üretim ve pazarlamasından, hayvancılık ve süt ürünlerine, tarımsal Ar-Ge ve dijitalleşmeden, eğitim ve istihdama kadar geniş bir yelpazede faaliyet göstereceğiz. Tarımsal politika geliştirme alanında, sektördeki sorunları ve çözüm önerilerini içeren kapsamlı araştırma raporları hazırlayarak, politikacıların bilgi edinmesini ve karar alma süreçlerini destekleyeceğiz. Uzman görüşleri ve öneriler sunarak, tarımsal politikaların oluşturulmasına katkı sağlayacağız. Ayrıca kamuoyu bilgilendirmesi için seminerler, konferanslar ve yayınlar düzenleyeceğiz. Başarı hikayelerimizi gerek kendi mecralarımız ile gerekse yaygın mecralar ile kamuoyu önünde daha fazla taşıyacağız” diye konuştu.

Roborock'tan Saros serisi için Türkiye'de lansman Haber

Roborock'tan Saros serisi için Türkiye'de lansman

Dünyanın öncü akıllı temizlik markalarından Roborock, Türkiye’deki teknoloji tutkunlarıyla en yeni robot süpürgelerini buluşturdu. Rixos Tersane’de düzenlenen özel lansman etkinliğinde, CES 2025’te büyük ilgi gören Saros serisi sahne aldı. Yeni modeller, üstün yapay zeka destekli donanımları, gelişmiş engel algılama sistemleri ve ultra güçlü emiş performanslarıyla dikkat çekiyor. Etkinlikte, Türkiye’de ilk olarak piyasaya çıkacak model olan Roborock Saros 10’un fiyatı 69.999 TL olarak açıklandı. Yüksek performanslı temizlik deneyimi sunan bu model, yenilikçi donanımı ve 22.000 Pa HyperForce™ emiş gücüyle ev temizliğinde çığır açmaya hazırlanıyor. Roborock’un mekanik koluyla sektöre yeni bir soluk getiren Saros Z70 ve diğer amiral gemisi modeli Saros 10R de yenilikçi özellikleriyle büyük ilgi gördü. “Bu sadece pazar hâkimiyeti değil, dünya çapında yerelleştirilmiş hizmet anlayışıyla kazanılmış bir güven” Roborock APAC Bölgesi Türkiye’den Sorumlu Pazarlama Müdürü Ariel Liu, etkinlikte yaptığı konuşmada,’’Bugün, 230'dan fazla ülke ve bölgede evlere güç veriyoruz – yani neredeyse dünyanın her köşesinde varız. 19 milyon aile bizi tercih ederken, biz sadece ürün satmıyoruz; temiz yaşamın anlamını dünya çapında yeniden tanımlıyoruz. Rakamlar her şeyi söylüyor: Küresel Şampiyon: Dünyanın en çok satan robot süpürge markası Türkiye’de Lider: Hem satış değeri hem de satış hacminde Bu sadece pazar hâkimiyeti değil, dünya çapında yerelleştirilmiş hizmet anlayışıyla kazanılmış bir güven.” şeklinde konuştu. “Saros serisinin her lansmanı, yeni bir döngünün başlangıcını simgeliyor ve Roborock, sınırları zorlamaya devam ediyor.” Roborock Türkiye Satış Müdürü Sara Abdülhamit Bu süreçte, gerçek inovasyonun teknoloji, yaratıcılık ve kullanıcı deneyiminin kusursuz entegrasyonundan doğduğunu anladık. Tıpkı bir güneş tutulmasının, Güneş, Ay ve Dünya’nın mükemmel hizalanmasıyla ortaya çıkması gibi. Her yeni Saros ürün jenerasyonunda bu unsurlar bir araya gelerek ileri teknoloji, yenilikçi fikirler ve kullanıcı odaklı tasarımı buluşturuyor. Saros serisinin her lansmanı, yeni bir döngünün başlangıcını simgeliyor ve Roborock, sınırları zorlamaya devam ediyor. “Roborock, Türkiye’de büyüyen tüketici desteğiyle güçlenmeye devam edecek” Lansmanda, Roborock’un Türkiye fanlarıyla sahneye çıkan Roborock Türkiye Pazarlama Müdürü Yağmur Bilge Çekiç ise  "Bugün burada yalnızca yeni bir robot süpürgeyi değil, Roborock’un yıllardır süren yenilikçi ruhunu ve kullanıcı topluluğumuzun gücünü kutluyoruz. Saros serisi, akıllı temizlik teknolojilerinde yeni bir dönemin kapılarını aralıyor. Sizlerin desteğiyle Roborock, Türkiye’de daha da güçlü bir şekilde büyümeye devam edecek” dedi. Saros 10: Güçlü performans ve akıllı temizlik bir arada Roborock’un şu ana kadarki en ince robotu olan Saros 10, RetractSense navigasyon sistemi sayesinde lazer kulesini içine geri çekerek sadece 7.98 cm olan yüksekliğiyle alçak mobilyaların altına erişebiliyor ve gelişmiş Lidar sensörleriyle engel tespitini en üst seviyeye çıkarıyor. AdaptiLift™ özelliği sayesinde 4 cm’ye kadar kapı eşiklerini rahatlıkla aşabiliyor. Saros 10’un en dikkat çekici yeniliklerinden biri de paspas modülünün otomatik olarak çıkabilmesi. Bu özellik sayesinde cihaz, önce süpürme veya önce halı temizliği tercih edildiğinde paspasını otomatik olarak istasyonunda bırakarak temizliğe başlıyor.  Dünyanın ilk mekanik kollu robot süpürgesi Rixos Tersane’de yapılan Türkiye  lansmanında Saros 10 modeli dışında yakında Türkiye pazarında yer alacak olan Saros 10R ve Roborock’un CES 2025’te büyük ses getiren amiral gemisi modeli Saros Z70 de yer aldı. Saros Z70, sektörde bir ilk olan OmniGrip robotik kolu ile temizliği tamamen zahmetsiz hale getiriyor. Yapay zeka destekli mekanik kolu sayesinde çorap, terlik gibi hafif nesneleri algılayarak ortadan kaldırıyor ve temizliğe engel olmalarını önlüyor. Ayrıca 7.98 cm’lik ultra ince tasarımı sayesinde dar alanlara kolayca girebiliyor.  Yeni nesil StarSight Otonom Sistem 2.0 ile donatılan Saros 10R ise geleneksel lazer sensörleri yerine yapay zeka destekli RGB kameraları kullanarak engelleri daha hassas şekilde algılıyor. VertiBeam yanal engel tanıma teknolojisi sayesinde kablolar, ince mobilya ayakları gibi nesneleri de tespit edebiliyor. Roborock Saros 10, Türkiye’deki seçkin teknoloji mağazalarında ve çevrimiçi platformlarda satışa sunulacak. 

Yabancı Yatırımlarla Kentsel Dönüşüm Hızlandırılabilir Haber

Yabancı Yatırımlarla Kentsel Dönüşüm Hızlandırılabilir

Türkiye’de kentsel dönüşüm, özellikle İstanbul gibi metropollerde büyük bir ihtiyaç olarak öne çıkıyor. Hem depreme dayanıklı konutların inşa edilmesi hem de modern şehircilik anlayışıyla sürdürülebilir kentler oluşturulması açısından kentsel dönüşüm projelerinin hızlandırılması gerekiyor. Ancak bu dönüşümün finansmanı, sektörün en büyük sorunlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Uluslararası Gayrimenkul Uzmanı ve Yüksek Mimar Neda Yağlı, Türkiye’de yabancıya gayrimenkul satışının önündeki engellerin kaldırılması durumunda, kentsel dönüşüm projelerinin finansmanında önemli bir kaynak sağlanabileceğini belirtiyor. Yabancı yatırımlar kentsel dönüşümü destekleyebilir Yağlı’ya göre, Türkiye’de özellikle eski yapı stokunun fazla olması, kentsel dönüşüm ihtiyacını artırıyor. “Deprem riski yüksek olan bir ülke olarak, mevcut yapı stokumuzun büyük bir kısmının yenilenmesi gerekiyor. Ancak dönüşüm projelerinin finansmanı her zaman büyük bir soru işareti oluşturuyor. Yabancı yatırımcıların gayrimenkule olan ilgisini artırarak, bu projelerin finansmanına katkı sağlamak mümkün. Özellikle dolar ve euro bazında gelen yatırımlar, kentsel dönüşümün sürdürülebilir hale getirilmesine yardımcı olabilir” diyor. Bu noktada, eski yapıların satışını teşvik edecek mekanizmaların oluşturulmasının önemine dikkat çeken Yağlı, “Yabancı yatırımcıları yalnızca yeni konutlara yönlendirmek yerine, kentsel dönüşüm kapsamında değerlendirilecek gayrimenkullere teşvik etmek, hem eski yapı stokunun azalmasını hem de kentsel dönüşüm sürecinin hızlanmasını sağlayabilir” ifadelerini kullanıyor. Türkiye’nin Cari Açığını Kapatmada Önemli Bir Gelir Modeli Yağlı, gayrimenkul satışından elde edilecek gelirlerin doğru yönlendirilmesi durumunda, Türkiye’nin cari açığını kapatma sürecine büyük katkı sağlayabileceğini vurguluyor: “Gayrimenkul sektörü, Türkiye’nin dış ticaret açığını azaltabilecek önemli bir ekonomik araç olabilir. Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye olan ilgisi her geçen yıl artıyor. Eğer bu yatırımcılar için daha cazip bir ortam yaratılırsa ve kentsel dönüşüm projeleri bu yatırımlarla desteklenirse, elde edilen gelir farklı sektörlere yönlendirilebilir ve böylece ekonomiye sürdürülebilir bir katkı sağlanabilir.” Kentsel dönüşüm hızlanmazsa istanbul’da fiyatlar nasıl etkilenir? Kentsel dönüşüm projelerinin hızlandırılması ile gayrimenkul fiyatlarının doğrudan düşeceği yönündeki yaygın inanışa katılmadığını belirten Yağlı, maliyetlerin belirleyici bir faktör olduğunu vurguluyor: “Son dönemde inşaat maliyetlerinde yaşanan artış, yeni yapılan konutların maliyetlerini doğrudan etkiliyor. Kentsel dönüşüm süreci hızlansa bile, piyasaya sunulan yeni konutlar yüksek maliyetlerle inşa edileceği için fiyatların düşmesini beklemek gerçekçi olmaz. Aksine, dönüşüm süreci hızlansa da maliyetlerin artması nedeniyle konut fiyatlarının yüksek seyretmesi olasıdır.” Kentsel Dönüşüm İçin Alternatif Finansman Modelleri Türkiye’de kentsel dönüşüm projelerinin finansmanını çeşitlendirmek gerektiğini belirten Yağlı, şu önerileri sıralıyor:                •             Gayrimenkul Yatırım Fonları (GYF): Hem yerli hem de yabancı yatırımcıların katılım gösterebileceği fonlar oluşturularak, kentsel dönüşüm projelerine kaynak sağlanabilir.                •             Kamu-Özel İş Birlikleri: Devlet ve özel sektör ortaklığıyla geliştirilecek projeler sayesinde dönüşüm süreci hızlandırılabilir.                •             Uzun Vadeli ve Düşük Faizli Kredi Mekanizmaları: Bankaların cazip kredi seçenekleri sunması teşvik edilerek, dönüşüm projelerinin finansmanı daha erişilebilir hale getirilebilir. Şehircilik anlayışımız nasıl değişmeli? Türkiye ekonomisinin 25-30 yıl öncesine kıyasla çok daha büyük ve hızlı büyüyen bir yapıya sahip olduğunu vurgulayan Yağlı, bu büyümenin şehirleşmeye etkileri konusunda şunları söylüyor: “Ekonomik büyüme ne yazık ki planlı bir şehirleşme süreciyle paralel ilerlemedi. Kontrolsüz yapılaşma, altyapı eksiklikleri ve plansız kentleşme, büyük şehirlerde ciddi sorunlara yol açtı. Türkiye’nin şehircilik anlayışını daha sürdürülebilir ve planlı hale getirmesi gerekiyor. Depreme dayanıklı konut üretimi, ada bazında planlama ve ulaşım altyapısının güçlendirilmesi bu süreçte büyük önem taşıyor.” Türkiye, Hong Kong ve Dubai Modellerinden Ne Öğrenmeli? Hong Kong ve Dubai gibi şehirlerin gelişim modelleriyle kıyaslandığında, Türkiye’nin kendine özgü bir yol haritası belirlemesi gerektiğini ifade eden Yağlı, İstanbul’un tarihi dokusunun korunarak modernleşmesi gerektiğinin altını çiziyor: “İstanbul gibi tarihi ve kültürel mirası çok güçlü bir şehirde, silüeti bozmadan ve mevcut dokuya uyumlu bir yapı anlayışıyla konutlaşmaya devam edilmelidir. Modernleşme elbette önemli, ancak bunu tarihi dokuyu yok etmeden yapmak gerekiyor. Özellikle doğal coğrafyanın korunması, yeşil alanların genişletilmesi ve sürdürülebilir şehircilik anlayışının benimsenmesi büyük önem taşıyor.” Tarihi alanların dönüşümü nasıl sağlanmalı? Tarihi dokunun korunması ile modernleşme arasındaki dengenin doğru kurulması gerektiğini vurgulayan Yağlı, restorasyon projelerinin titizlikle yürütülmesi gerektiğini belirtiyor: “Tarihi binaların özgün yapısını koruyarak modern tekniklerle restore edilmesi mümkün. Ancak bu süreç doğru şekilde denetlenmeli. Ayrıca, tarihi yapılar yalnızca korunmakla kalmayıp, yeni fonksiyonlar kazandırılarak değerlendirilebilir. Örneğin, bir bina otel, kütüphane veya kültürel merkez olarak yeniden işlevlendirilirse, hem tarihi yapı korunmuş olur hem de şehir hayatına entegrasyonu sağlanır.” Sürdürülebilir bir dönüşüm modeli şart Yüksek Mimar Neda Yağlı, Türkiye’de kentsel dönüşüm sürecinin yalnızca fiziksel yapıların yenilenmesi olarak ele alınmaması gerektiğini vurguluyor: “Kentsel dönüşüm projeleri sadece binaları yenilemekle sınırlı kalmamalı, aynı zamanda sosyolojik ve ekonomik boyutları da göz önünde bulundurulmalıdır. Depreme dayanıklı, sürdürülebilir ve tarihi dokuyu koruyan bir dönüşüm modeli benimsenmeli.” Türkiye’nin kentsel dönüşüm sürecinde yeni finansman modelleri, planlı şehirleşme anlayışı ve tarihi mirasın korunması gibi unsurların bir arada değerlendirilmesi gerektiğini belirten Yağlı, “Doğru adımlar atılırsa, Türkiye modern şehircilik anlayışını başarıyla hayata geçirebilir” ifadeleriyle sözlerini tamamladı.

CarrefourSA’dan Küçük Ölçekli Kıyı Balıkçılığı için Önemli Çağrı Haber

CarrefourSA’dan Küçük Ölçekli Kıyı Balıkçılığı için Önemli Çağrı

Sabancı Holding ve Carrefour Grup iştiraki CarrefourSA, Balıkesir Erdek’te bulunan Ocaklar Köyü’nde etkileyici bir projeye imza attı. “Balıkçılık Yaşarsa, Ocaklar Yaşar!” mesajıyla hayata geçirilen ‘Hayalet Ağlar’ projesiyle CarrefourSA, küçük ölçekli kıyı balıkçılığıyla geçimini sağlayan kıyı yerleşimlerinin korunmasını ve denizlerin sürdürülebilirliği konusundaki farkındalığın artırılmasını amaçlıyor. Sabancı Holding ve Carrefour Grup iştiraki, Türkiye perakende sektörünün öncü markası CarrefourSA 71 ilde 1250 mağazası ve bayileri dahil olmak üzere 15.000 kişiye ulaşan kadrosu ile müşterilerine doğru ürünü, doğru üreticiden doğru fiyata ulaştırırken; hayata geçirdiği projelerle sürdürülebilirlik alanında da öncü olmaya devam ediyor. ‘Balıkçılık Yaşarsa Ocaklar Yaşar!’ söylemiyle yola çıkan CarrefourSA, Balıkesir Erdek’te bulunan Ocaklar Köyü’nde hayata geçirdiği ‘Hayalet Ağlar’ projesiyle küçük ölçekli kıyı balıkçılığının korunmasına dikkat çekiyor.  “Ocaklar’dan Türkiye’ye Yayılmasını Hedefliyoruz” CarrefourSA CEO’su Kutay Kartallıoğlu, projeyle ilgili yaptığı açıklamada “Bugün CarrefourSA olarak müşterilerimize doğru balığı ulaştırıyoruz. Ama doğru balığı gelecek nesillere ulaştırmak da hepimizin sorumluluğu. Bunun yolu da “doğru balıkçılık”. Sürdürülebilir deniz kaynaklarına yönelik yatırımlarımızla, sadece denizleri temiz tutmanın değil, aynı zamanda ekosistemi korumanın bir sorumluluk olduğunu vurguluyoruz. Ocaklar Köyü’nde gerçekleştirdiğimiz ‘Hayalet Ağlar’ projesiyle de denizlerimizin yalnızca ekonomik bir kaynak değil, hayatın sürdürülebilirliği için vazgeçilmez olduğunu göstermek istiyoruz." ifadelerini kullandı.  Türkiye’de su ürünleri tüketiminin Avrupa’nın oldukça gerisinde olduğunu söyleyen Kartallıoğlu şöyle devam ediyor: “TÜİK verilerine göre, Türkiye’de kişi başı su ürünleri tüketimi yıllık 7 – 7,5 kg iken, Avrupa’da bu rakam 20 - 22 kg’a kadar çıkıyor. Türkiye’nin en büyük balık alım satım perakendecisi CarrefourSA olarak, kaliteli gıdayı, güvenilir bir şekilde ve doğru fiyatlandırmayla müşterimizle buluştururken, Türkiye’nin deniz ürünleri tüketimini de bu hedef doğrultusunda artırmayı amaçlıyoruz. Mavi Ekonomi’yi organize gıda perakende sektöründe savunan öncü şirketiz. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde, su ürünleri tüketimini artırmak için çalışıyoruz. Tabii bu üretimi yaparken su altı ekosisteminin devamlılığını da önemsiyoruz. Türkiye’nin ilk ve tek entegre midye tesisinde hayata geçirdiğimiz midye dolma üretimi kapsamında kullanılan teknoloji ile deniz temizliğine önemli ölçüde katkı sağlıyoruz” dedi.  Kadın İstihdamı ve Yenilikçi Çözümler CarrefourSA’nın Mavi Ekonomi ve sürdürülebilir denizler odağındaki projeleri sadece denizleri korumakla kalmıyor, aynı zamanda sosyal fayda da yaratıyor. “Proje kapsamında Balıkesir Erdek’teki Ocaklar Köyü’nde küçük ölçekli kıyı balıkçılığıyla uğraşanlara eğitimler düzenlenirken, bu eğitimlerin Ocaklar ile sınırlı kalmaması için dijital platformlara yüklenerek Türkiye genelindeki balıkçılara da fayda sağlamayı hedefliyoruz.” diyen Kartallıoğlu, “Aynı zamanda bölgedeki kadın istihdamını artırmaya yönelik projeler geliştiriyoruz. Ocaklar Köyü’nde Türkiye’nin ilk entegre midye tesisiyle iş birliği yaparken onlarca aileye geçim kaynağı sağlıyoruz. Şu anda midye entegre tesisinde, tesis müdürü de dahil olmak üzere tüm çalışanlar kadınlardan oluşuyor.” ifadelerini kullandı.  Etkileyici Bir Hikâye: Hayalet Ağlar CarrefourSA’nın, “Balıkçılık Yaşarsa Ocaklar Yaşar” projesi, TBWAIstanbul imzasıyla hazırlanan etkileyici bir enstalasyonla aktarıldı. Projeyle, yanlış avlanma sonucu denizlerin altında kalarak balıkların üremesini engelleyen hayalet ağların aslında balıkçılıkla geçinen bir köyü, hayalet bir köye çevirebileceğine dikkat çekiyor. Ocaklar Köyü, CarrefourSA tarafından denizlerden toplanan hayalet ağlarla kaplanarak, bir gecede hayalet köye dönüştü. Yapılan bu enstalasyon çalışmasıyla görünen manzara gerçek olmasa da geleceğimiz olabilir mesajı verildi. Hayalet ağlarla yaratılan bu hayalet köy, çözüm bulunmazsa karşılaşacağımız geleceğin bir simgesi. Ancak bu sadece bir uyarı. “Hala şansımız var” mesajı verilen projede, aralarında eski balıkçıların ve gençlerin de olduğu yerel halkın çağrısına yer verildi. “Hayalet Ağlar” temasıyla dikkat çeken proje, denizlerimiz için harekete geçmenin aciliyetini, etkileyici bir görsellikle gözler önüne serdi.

İtalyan Lüks Moda Markası Retori  Beymen İle Türkiye’de! Haber

İtalyan Lüks Moda Markası Retori Beymen İle Türkiye’de!

Beymen Zorlu Center içindeki lüks restoran Bardot’da gerçekleşen davet; dünyaca ünlü lüks moda markaları Valentino ve Balmain’in Başkanı, Mayhoola for Investment CEO’su Rachid Mohamed Rachid, Beymen Group CEO’su Elif Çapçı, Retori Kurucusu ve Kreatif Direktörü Salma Rachid, Retori CEO’su Zaccheo Manzoni’nin yanı sıra moda, kültür, sanat ve iş dünyasının önde gelen isimlerini bir araya getirdi. Burcu Esmersoy, Birce Akalay ve Dilan Deniz Çiçek davete Retori koleksiyonundan özel kombinleriyle katıldı.    2024 yılında kreatif direktör Salma Rachid tarafından Milano’da kurulan Retori, kadın ve erkek hazır giyim ile aksesuar koleksiyonları aracılığıyla hikâye anlatım sanatını benimsiyor. Tüm koleksiyonu İtalya’da tasarlanan ve üretilen marka, İtalyan lüksünün simgesi olan triko ustalığını, sofistike terziliği, fonksiyonel dış giyimi ve detaylara gösterilen titiz özeni gözler önüne seriyor. Her koleksiyon, zamansız ve mevsimler arası geçişe uygun tasarımlardan oluşuyor ve yılda iki kez bir kitabın bölümleri şeklinde sunuluyor. Retori, adını “ifade sanatı ve hikaye anlatımında ustalık” anlamına gelen “retorik sanatı”ndan alıyor. Retori’nin zamansız tasarımlarından oluşan Chapter 01 – Roots Koleksiyonu Beymen Zorlu Center’daki pop-up alanında ve Beymen.com’da 26 Şubat’tan itibaren keşfedilmeyi bekliyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.